Hangi Ahmak Bırakır Red Hot Chili Peppers'ı?

Müzik tarihinin en yetenekli gitaristlerinden eski Red Hot Chili Peppers elemanı John Frusciante geçtiğimiz günlerde "Artık kimse için müzik yapmayacağım" cümlesiyle gündeme geldi.



Her yıl tıklım tıkış dolan konserleri sayesinde milyonlarca dolar kazanan Red Hot Chili Peppers'ın (RHCP) en yetenekli üyesi kabul edilirdi John Frusciante. 2009 yılında ani bir kararla gruptan ayrıldığında herkes şoka girmişti. O zamanlar Twitter ya da Instagram hayatımızda böylesi bir yer teşkil etmediğinden, üzgün suratlı selfie çeken bir fan topluluğu fotoğraflarını görmekten heder olmadık belki ama Frusciante’nin yokluğu RHCP cephesinde büyük ölçüde hissedildi. RHCP sonraki dönem albümlerinde hiçbir zaman “Californication”, “Scar Tissue”, “Blood Sugar Sex Magic” gibi hitler çıkaramamakla suçlandı vesaire…

Bugüne kadar RHCP dışında The Mars Volta, Duran Duran gibi önemli gruplarla çalan Frusciante o günden sonra kendini solo çalışmalara verdi. Son çıkardığı şarkılar hakkında geçtiğimiz gün şu demeci verdi:


“Bu noktadan sonra dinleyicim yok. Doğrusu bu umurumda değil.” Ve ekledi: “Son birkaç senedir şarkılar yapıyor, onları kimseye göndermiyor ve müziği adeta yaşıyordum. Orada nefes alıyordum. Elektronik müzik yapan biri olunca, bazı çitlerle çevreleniyorsunuz. Bu yüzden birkaç sene boyunca hiç yayınlanmayan şarkılarım oldu. Böyle bir karar aldım, hiç yayınlanmayacak ve kimsenin dinlemeyeceği şarkılar yapmak…”
Listeye alamayız; yasak kardeşim!

Frusciante’nin bu kararı, 2008 ve 2012 arasındaki sessizliğini açıklıyordu açıklamasına ama, deyim yerindeyse hangi “ahmak” böyle bir karar verir ve para basan RHCP’yi bırakırdı? Frusciante bunu yaptı ve Trickfinger adıyla acid house türünde şarkılar yapıp bunları Soundcloud hesabından paylaşmaya başladı. After Below da geçtiğimiz ay yayınladığı çıkış parçasıydı.


Consequence of Sound, Frusciante’nin verdiği bu karara “uncharted terrotories” yani “liste dışı alanlar” adını vermekte haklıydı. Frusciante’nin bu şarkıları, listeler için, reklamcı diliyle söylersek fazla “niş pazar” kalıyordu. Yani, bu şarkılar ana akıma hizmet vermeyen, kendi içinde akıp giden, kendi dinleyicisini arayan ve “az dinlenecek” kategorisinde sayılıyordu.
Ok yaydan çıktı bir kere



Geçtiğimiz ay Frusciante, alter egosu (Müzisyenlerin mahlasla yaptıkları çalışmalar) Trickfinger adıyla bir albüm yayınladı. Rock müzikteki yeteneğinin tek bir damlası bile, acid house türündeki deneysel şarkılarına damlamamıştı Frusciante’nin.


Çünkü burada öyle bir alan yoktu! İşin komiği, bu cesur karardan 10 yıl kadar öncesinde; synthesizer ve sample kullandığı şarkılar yaptığını, farklı enstrümanlar kullandığını ve yeni müziğin diline ancak böyle hâkim olabileceğini söylemesiydi.


“Kitlelere çalarsam büyüyemem, öğrenemem” diyordu. Büyük dehanın ilgisi, rock şarkıları yazmaktan çoktan çıkmıştı, yani. Rock artık onu heyecanlandırmıyordu.
Belki de bu ahmak bizi kurtarır




İnsanın aklına Giovanni Moroder’ın synthesizer’ı kullanmaya başladığı ilk zamanları geliyor. Hani şu, efsanenin Daft Punk’ın Grammy’leri toplayan “Random Access Memories” albümündeki şarkılarından “Giorgio by Moroder”ın intro’sunda anlattığı zamanları yani:

“Bu öyle bir hayaldi ki asla gerçekleşemez, diyordum. O zamanlar öyle şarkılar iş yapmıyordu. Ama yapmak istediğim tek şey müzikti. Üç, dört sene boyunca arabada birkaç saatlik uykuyla durdum, eve gidecek halim yoktu. Ben ‘geleceğin müziğini’ yapmak istiyordum. Ve ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu.”
Moroder yalnızca hayal etti, çalıştı ve bir devrimi başlattı. Daft Punk da büyük müzisyene saygı duruşunda bulunup hikâyesini şarkı yaptı, milyonlar satan albümlerinin dışında başka bir yola saptı.


“Tutmaz” dediler, tuttu.
Şimdi John Frusciante’nin aynı şeyi yapmayacağını kim söyleyebilir?


Sebla KOÇAN - Biamag