Game of Thrones: Episode Two - The Lost Lords - İnceleme

İyiliğin ve kötülüğün hiçbir anlam ifade etmediği, acımasız Westeros’ta başlayan maceramız Game of Thrones: Episode Two - The Lost Lords’la devam ediyor. İlk bölüm olan Iron from Ice’ta Forrester Hanesi’yle tanışmıştık. Kuzeyin saygın ailelerinden olan Forresterlar’ın uğradıkları bir komplo sonucu güçlerini kaybedişlerine şahit olmuştuk. En son bıraktığımız noktada Forrester Hanesi üç önemli üyesini kaybetmiş, en küçük Forrester olan Ryon ise baş düşmanları Whitehilller tarafından esir alınmıştı.



Oyun, kuzeyin soğuk topraklarına nispet yaparcasına, güneşin tüm sıcaklığıyla ısıttığı, çorak alanların hakim olduğu Yunkai’de başlıyor. Burada ilk defa karşılacağımız Forrester ailesinin dışlanan oğlu Asher’la tanışıyoruz. The Lost Lords’un ilerleyen kısımlarında sürgün sebebini öğreneceğimiz Asher’ı, Amazon savaşçısı olarak betimleyebileceğimiz gözüpek Beskha’yla ödül avcılığı yaparken buluyoruz. Asher, ailenin diğer üyelerinin aksine daha sıcak kanlı, tabiri caizse “şeytan tüyü” olan bir karakter. Yunkai’nin sıcağı kuzeyin onurlu duruşunu acaba biraz gevşetmiş mi diyecekken, yaşadıklarına rağmen aslında aile bağlarından kopmadığını kısa sürede anlıyoruz. Beklenebileceği üzere savaşçı olan Asher’la bol bol quick-time event yaşıyoruz. “Öldürsek mi, sağ mı bıraksak” gibi birkaç seçim dışında, Yunkai’de çok da önemli kararlar aldığımız söylenemez. Fakat Asher, hem ilgi çekici karakteri, hem de oynayacağı muhtemel rolle serinin ilerleyen bölümlerinde daha da güçlenecek gibi.


Forrester Hanesi’nin evi olan Ironrath’ta ise bizi bir sürpriz bekliyor. Umutsuz durumdaki hane için yolun sonunda bir ışık belirmesini sağlayan bu sürpriz isim, hem Ryon’ı Whitehiller’den geri almak,hem de Forresterlar’a eski gücünü kazandırmak amacıyla ittifaklar kurmaya çalışıyor. Hanenin kadınları arasında ise yas hakim; Lady Elissa ve Talia üzgün ama vakur bir şekilde bu sürpriz isme yardım etmeye çalışıyorlar. Söz konusu sürpriz isimle hane adına önemli kararlar vermemiz, bazı kimseleri yanımızda durmaya ikna etmemiz gerekiyor. Ancak Iron from Ice’ta küçük Lord Ethan’la aldığımız “önemli” kararların, çok da büyük bir etkisi olmadığını görmek, zorluklarla yaptığımız anlaşmaların ilerleyen bölümlerde neye yarayacağını sorgulamamıza neden oluyor.


Iron from Ice’ta, Duvar’a gönderilmiş olan Forresterlar’ın yaveri Garrett ise yeni “kardeşleriyle” geçireceği hayatına adapte olmaya çalışıyor. Başta Jon Snow olmak üzere Duvar’ın eskileri ona buradaki hayatın pek de kolay olmayacağını anlatıyorlar. Koruculuk eğitimine başlayan Garrett hem dost, hem de düşman kazanma konusunda elini çabuk tutuyor. Eğitim sırasında maruz kaldığımız quick-time eventlerle çeşnilendirilmeye çalışılan Duvar bölümleri, hele de diziyi ya da kitapları takip edenlerdenseniz, ne dünya adına ne de hikaye adına bir yenilik sunmuyor maalesef.



Lost Lords’un en hararetli kısımlarını, King’s Landing’de aslanın ininde bıraktığımız Mira’yla yaşıyoruz. Her ne kadar Iron from Ice’ta Cersei Lannister karşısında soğuk terler dökmemize neden olan seçimler kadar olmasa da, başlar başlamaz zor bir karara imza atmamız gerekiyor. Mira’yla birlikte, tahtın hem kalemle hem de kılıçla oynanan oyunlarını yakınen deneyimliyoruz. Tyrion’la iş birliği kurmaya çalışırken bir yandan da karanlık düşmanlar ediniyoruz.


Genel olarak Ironrath ve King’s Landing ayaklarında belli gelişmeler yaşanırken, Duvar’da ve Yunkai’de geçen kısımlar ileriki bölümlerin gelişini hazırlar nitelikte. Game of Thrones serisinde her bir bölümün tek başına bir yapı oluşturacak şekilde kurgulandığını iddia etmek pek mümkün değil. Bazı anlarda kendinizi uzun soluklu bir televizyon dizisinin İngilizce’de “filler” denen, önemli olayların olmadığı sadece o kısmı doldurmak için kullanılan bölümlerini izliyor gibi hissediyorsunuz.



Game of Thrones: Episode Two - The Lost Lords, George R. R. Martin’in karanlık dünyasına olan sadakatinden ödün vermeyerek serinin ilk bölümü Iron from Ice’ın havasını devam ettiriyor. Her ne kadar ana öykünün ilerleyişine dair daha fazla katmanın aydınlanmasını beklesek de, oynanabilir karakterlerin çekiciliğini koruması, bir sonraki bölümü beklemenizi sağlıyor.


Gül Ümit GÜRAK - IGN