Blog yazarları genelde iki şekilde blog yazmayı bırakabiliyor;


Yazmayı bırakır, belki son bir yazı yazıp okuyucuyu bilgilendirir, blogu silmez.
Blogunu komple silip kapatır.
Peki neden?
Bunca yıllık blog yazarlığı serüvenimde çok çeşitli, farklı blog tanımlarına ve blog yazarları ile karşılaştım, bu serüvende bir kaç defa ben de ümitsizliğe kapılıp bu blogu kendime zarar veriyor diye kapatmayı düşünmüştüm. "Blogcular bloglarını neden kapatır?" veya "Blogcular neden blog yazmayı bırakır?" sorusuna onlarca cevap yazılabilir, şimdi bunları bu kısacık zamanda, bir blog postu ile aklımdaki cevapları şimdi buraya yazmaya çalışacağım.




Blog ve yazarı ile duygusal bağ yanlışı


Öncelikle blog yazarıyla blogu ve okurları ile bir duygusal bağ varsa bu kapatma veya yazmayı bırakma oldukça zor olacaktır yazar için. Aslında blogunu yazmayı bırakma nedenlerinden biri de bu duygusal bağ olabilir. Blogunun blog yazarının hayatı içinde kapladığı yer eğer biraz fazla ise bu galiba çok tehlikeli ve bırakma nedenlerinden biri. Çünkü bir süre sonra tüm okuyuculara ve bloguna bağlı arkadaşlarına cevap vermekte yetişemeyen blogcu duygusal olarak, özel hayatında çoğu şeyden fedakarlık da yaptığı için yıpranır. Bu yıpranma sonunda bir hata veya başka bir olay ile patlama olarak karşımıza çıkar ve blogun kapanması yazar için en doğru seçenek olarak görülür.


İş yoğunluğu
Diğer bir cevap, iş yoğunluğu. Blog yazarı belki önceleri bloguna yazmak için ayırdığı vakte sahipken sonraları çoğalan iş temposu ve yoğunluk nedeni ile buna vakit ayıramayacağını düşünür, bu blog yazarları genelde komple blogu kapatmaktansa bu durumu okuyucusuna belli ederek daha kolay bir bırakma gerçekleşir.


O sadece bir blog!
Bu zamana kadar hep nasıl blogunuzu popüler bir blog haline getirebilirsiniz tarzı yazılar yazdım, bundan sonra belki blogunuzun bu popülerliğine karşı kendinizi nasıl korursunuz gibi yazılar yazmak gerekecek. Popüler bir blogunuz varsa sorumluluğunuz diğer blog yazarlarına göre fazladır, sosyal ve özel hayatınız ile blog yazarlığını veya bir başka deyişle blog ile kendi gerçek hayatınızı çok iyi ayrıştırmalısınız. Bunu başaramazsanız siz bir gün bir bakmışsınız özel hayatınız kalmamış, bütün hayatınız bitmiş, kendinizi blog sanıp dolaşıyorsunuz ve o blog sizin başınıza dertler açmaya başlamış. Daha önce de yazdığım gibi blogunuz ile kendinizi özdeşleştirmeyin, insanların sizi blogunuz ile değerlendirmesine izin vermeyin, böyle birileri çıkarsa karşınıza o sadece bir blog deyin ve geçin.


Blog yazma amaçları


Çok çeşitli blog yazma amaçları var, Facebook'da üye iseniz orada profil seçeneklerinde görmüşsünüzdür, "Arkadaşlık, Flört, İlişki, Gönül eğlendirme, Çevre edinme" blog yazmakta da aynı bunlar gibi seçenekler vardır. Blog yazarının yazma amacı bir eş bulmak olsaydı ve bir eş bulsaydı yazmayı bırakırdı örneğin. Blog yazan kişiler, özellikle şu anda gözlemlediğim 15/20 yaş arası genç kişiler, özenerek, taklit ederek başladıkları bu blog yazma maceralarında çok dikkatli olmalılardır. Elbette sosyal çevre edinme ve diğer amaçlar inanılmaz kazanımlar elde edilebilecek bu mecra da kontörlü elinizden kaybederseniz sizin için hüsranla sonuçlanabilir. Bu da sonunda blogunuzu kapatmak dan daha kötü özel hayatınızda derin yaralar açabilir.


Sonuç


Nihayetinde bloglar bir canlı değildir ve yazarların yalnız başına veya arkadaşları ile içerik ürettiği, çeşitli amaçlar veyahut ihtiyaçlardan oluşmuş bir bilgi, tecrübe vs. bilumum içeriğin oluştuğu, dinamik, samimi, sıradan web siteleri gibi soğuk olmayan, sıcacık ortamlardır. Bu ortamı, yazarın herhangi bir yeteneğine bağlı olarak popüler olmuş ise sorumluluğu artar. Yazar veya yazarlar kendileri ile blogları ve okurlar arasında seviyeyi korumalıdır.