Richard M. Stallman Röportajı


Emeği Geçenler : Pardus-Linux.Org eDergi Takımı,

Yayımlandığı Sayı : 7
[eDergi 7. Sayı]
[7. Sayının Çevrimiçi Konuları]
[Tüm Çevrimiçi Konular]




RMS :
Özgür yazılımın ne olduğuyla başlamak istiyorum. Özgür yazılımın ne olduğuyla ilgili hiç soru sormamışsınız, fakat özgür yazılım yazdıklarımı anlamanız için bir temel niteliğindedir.
Bir yazılım, Özgür Yazılım Hareketine göre eğer şu dört özgürlüğü size veriyorsa özgürdür:

  • Özgürlük 0 : İstediğiniz gibi yazılımı çalıştırabilme özgürlüğü.
  • Özgürlük 1 : Kaynak kod üzerinde çalışabilme ve yazılımı istediğiniz gibi değiştirebilme özgürlüğü.
  • Özgürlük 2 : Birebir kopyalarını tekrar dağıtabilme özgürlüğü.
  • Özgürlük 3 : İstediğinizde, değiştirdiğiniz yazılımın kopyalarını dağıtabilme özgürlüğü

Bunlar yazılımı kullananların hak ettiği dört insan hakkı. Fakat özgür yazılım kullanıcıları bunlardan herhangi birini yapması için zorlamaz; onlara sadece izin verir. Bu yüzden, kullanıcılar bunların hiçbirini yapmamakla da özgürdürler.
Bu dört özgürlük ile, kullanıcılar yazılımı ve işlemlerini ayrı ayrı ve toplu olarak kontrol edebilir.
PE : Fakir insanlara sanki bilgisayar kullanma, İnternet'e bağlanma gibi özgürlükler yasaklanmış gibi bir durum söz konusu. Özgür yazılımın ateşli savunucusu ve heyecanlı savaşçısı Robingood (yani siz), bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?
RMS : Bu durumla hemfikir değilim. Gerçekte olan fakir insanların bilgisayar ve İnternet hizmeti için ödeme yapamamalarıdır. Birşeyi yasaklama ile ödeyecek parasının olmaması arasında büyük bir fark var. Bunları karıştırmak temelde bir hatadır.
Bu hata çok tehlikeli çünkü insan haklarının kapsamına zarar vermektedir.
Bir milyarderin benden daha çok parası var. Bu onun benden daha fazla özgürlüğe sahip olduğu anlamına mı geliyor? Öyleyse, milyarder ve ben eşit haklara sahip değiliz. Böyle bir özgürlük tanımı herkes için savunamayacağımız demektir ki bu pes etmek ya da ortadan kaldırmaya göz yummaktır.
Bu nedenle, özgürlüğümüzü savunmak için, kişisel özgürlüğü ve zenginliği ayırt etmek zorundayız.
Bir devlet için herkese insan haklarını vermek kolaydır, örneğin kölelere özgürlük ya da sansürleri iptal etmek.. İnsan hakları doğal olarak yasaldır, dolayısıyla yasalar insan haklarını onaylamıştır. Tüm devletler bunu gerçekleştirme ve tamamen gerçekleştir görevine sahiptir. Gecikme özür sayılamaz.
Diğer taraftan, fakirlik bir yasa geçirmekle çözülemeyecek karmaşık bir sorun. Bir yasanın en fazla yapabileceği fakir insanlara yardım etmek için bir program oluşturmak ya da zamanla fakirliği azaltmaktır. Bu programlar genelde paraya mal olurlar. Ben, fakir insanlara yardım etmek için
zenginliği vergilendirmekten yanayım, fakat ülkelerin herhangi bir zamanda bunu karşılama gücü sınırlı.
Belki, İnternet erişimi devletin verebileceği yardımın bir parçası olabilir, özellikle de insanları fakirlikten kurtaran eğitim işin içindeyse. Bunu gerçekleştirmenin en verimli yolu, birkaç ülkenin denediği gibi fakir mahallelerde bilgisayar topluluğu faaliyetleri düzenlemektir. Bununla birlikte, fakir insanların en önemli ihtiyaçlarının İnternet erişimi olduğunu da düşünmüyorum. Sadece bilmiyorum. Önerim, fakirlere neye ihtiyaç duyduklarını sormaktır.
PE: Yazılımcı ya da size göre "hacker” olmaya niçin karar verdiniz? Yazılım geliştirirken ya da "hack”lerken nasıl hissediyorsunuz?
RMS : Çocukken bilgisayar hakkında duyduklarım beni adeta büyülemişti. Yazılım geliştirme fikri heyecan verici.. 10 yaşlarındayken, yaz kampına gitmiştim ve danışmanlardan birinin (kolej öğrencisiydi ve okulda yazılım geliştiriyordu) 7094 assembler dili için bir kılavuzu vardı.
Onu okudum, sonra yazılımları kağıt üzerine yazmaya başladım. Bilgisayar erişimimiz yoktu – bilgisayarlar 1963'te pahalıydılar ve çok azdılar. - ve bilgisayarla yapacak bir işler yoktu, dolayısıyla sadece isteğime göre işler seçtim ve yazılım geliştirebildim.
Bilgisayarı ilk gördüğümde – 1969, IBM New York Bilim Merkezi – yazılım geliştirme dilleriyle ok etkilenmiştim ve bir derleyiciler yazmak istedim. PL/I 'nın kapsamlı sürümünü, sıradan PL/I'ya dönüştüren bir önişlemci üzerinde çalışmaya başladım. Bu, "daha fazla özellik” kavramının "daha iyi” kavramını zorunlu kılmadığını fark ettiğimden önceydi.
"Hacker” olmak ise başka bir şey. "Hack”leme oyuncu zeka demektir. Çocukken zaten oyuncu zekayı sevdiğimi düşünüyorum. Bununla birlikte, alıştırma için bayağı olanak sağladığından bilgisayarlar oyuncu zeka için ok iyi bir ortam. 1971'de MIT AI laboratuvarında çalışmaya başladığımda, laboratuvarın Aykırı Zaman Bölüşümü Sistemi geliştiren ve misyonu bunu daha da iyi yapmak olan "sistem 'hacker'ları” takımının bir parçası olmuştum. Her ne kadar bu iş ciddi bir mesele olsa ve benimle birlikte diğerleri için para ödense de, o da bir "hack”leme çünkü biz bu işi oyuncu zekanın ruhu ile yapıyorduk.
Aslında bu konuyu daha da uzatabilirim, ama daha fazla bilgi için https://stallman.org/articles/on-hacking.html adresini ziyaret edebilirsiniz.
PE : Çin gibi bazı ülkeler, insanların Mandasoft(*) yazılımlarını kullanmalarını yasaklıyor. Bu izce özgür düşünceye aykırı bir durum mudur?
(*) Microsoft
RMS : Çin'in Windows kullanımını yasakladığına inanmıyorum. Çin'deki çoğu bilgisayar kullanıcısı hala Windows kullanıyor ve özgür yazılım gönüllüleri insanları GNU/Linux'a geçmeleri için ikna etmeye çalışıyorlar.
Fakat, Windows'un Çin'de yasaklandığını düşünelim, adaletsizlik mi olur? Microsoft'a değil. Özgür olmayan yazılım etik değildir, kullanıcıları bölünmüş ve yardımsız bırakır. Dolayısıyla hiçkimse özgür olmayan bir yazılımı dağıtmakla görevli değildir. İdeal bir dünyada, tamamıyla özgür olmayan yazılım bulunmamalıdır.
Bunun yanında, özgür olmayan yazılımın yasaklanmasını milyonlarca insan kullanmak isterken beğenmiyorum. İnsanların meşgul olmak istedikleri etkinlikleri yasaklayan yasalar tutarsızlık ve acı için birer reçetedir. Hükümetlerin, yeni tescilli yazılımı tasvip etmezken, topluma tescilli yazılımlardan kurtarmaya yardım edecek politikalar benimsemesi gerektiğini düşünüyorum.
PE : Özgür olmayan yazılımlar içerdiğinden Pardus için kötü dediniz. Özgür olmayan yazılımlar konusunda haklısınız. Peki ya Ubuntu hakkında özgür yazılımdır diyebilir miyiz? Debian feragatnamesinin yanında, ticari davrandığı görülmektedir. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir ve hangi dağıtımı kullanıyorsunuz?
RMS : Ahlaki sistem dağıtımları için kriterimiz insanları özgür olmayan yazılımlara yöneltmemesidir. Ubuntu ve Debian'ın her ikisi de bu kritere uymuyorlar. İkisi de Linux içinde yani çekirdekte özgür olmayan aygıt yazılımları içermekte. İkisi de kullanıcıları özgür olmayan yazılımlara yönlendirmekte -- Debian'da 'Özgür Olmayan' (non-free) ve 'Katkı' (contrib) bölümleri, Ubuntu'da 'Çoklu Evren' (multiverse) bölümleri bu işi yapıyor. Ubuntu özgür olmayan sürücüler de barındırıyor.
Ubuntu'nun ticari olması beni ilgilendirmiyor. Asıl sorun olan tamamen özgür yazılımlar içermemesi.
Hangi dağıtımı kullandığımı söylemek istemiyorum çünkü özgür olmayan yazılım içeriyor. Bilgisayarımdaki tüm yazılımların özgür olmasına karşın, dağıtımın kendisi 100% özgür değil. Onu kullanmamın tek nedeni birkaç ay önce aldığımda bilgisayarda çalışan yegane dağıtım olması. gNewSense, özgür bir dağıtım, şimdi bu bilgisayarda daha fazla ya da daha az çalışıyor ve ilk fırsatta değiştirmeyi düşünüyorum.
PE : Linus Torvalds önce KDE dedi fakat KDE4'ten sonra fikrini GNOME olarak değiştirdi. Peki siz? KDE4 öncesinde ve sonrasında KDE ve GNOME hakkındaki düşünceleriniz nelerdir ve hangi masaüstü ortamını kullanıyorsunuz?
RMS : 1997'de, KDE talihsiz bir hataya sahipti: zamanında tescilli olan Qt kütüphanesi tabanlıydı. Qt geliştiricileri KDE gibi özgür yazılımlarda ücretsiz kullanılmasını sağlamışlardı, fakat bu onu özgür yazılım yapmıyordu. Eğer KDE GNU/Linux için ana masaüstü ortamı olduğunda, sistem özgür olmayan bir yazılımı yürüten bir ortam olacaktı.
Buna engel olmaya çalıştık ve GNOME'u çıkararak bunu engelledik. Qt veya herhangi bir özgür olmayan yazılıma ihtiyaç duymayan, görsel bir masaüstü ortamı geliştirmeye başladık.
Birkaç yıl sonra, GNOME'un ilerlemesine karşılık olarak, Qt geliştiricileri Qt'yi özgür yazılım yaptılar. Bu tehlikeyi ortadan kaldırdı ve KDE'yi ahlaki bir alternatif yaptı. KDE ve GNOME'un her ikisi de ahlaki olduğundan, aralarındaki seçim sadece pratik bir seçim olacaktır. Ben GNOME'un kullanımını destekliyorum çünkü GNOME bir GNU paketidir, fakat çoğu zaman GNOME ve KDE kullanmaktan ziyade klavye kullanarak metin tabanlı konsollar arasında geçiş yapıyorum. Benim tüm işim metinlerle, dolayısıyla sadece metin tabanlı konsollar kullanmak benim için en uygun yöntem.
PE : Tamamen özgür dağıtımlar için baktığımızda, Özgür Yazılım Vakfı'nın sitesinde 5 ya da 6 dağıtım görebiliyoruz. Belki de bunların en çok bilineni gNewSense. Fakat insanların oyun oynamak, başkalarıyla kolayca iletişim kurmak ve donanımlarının tamamını kolayca tanıtmak
istedikleri bir dünyada, aniden tamamen özgür bir dağıtıma geçmek zor olmaz mı? Bu durumda ne yapılabilir?
RMS : Zor değil sadece biraz zahmetli olur. Özgürlüğe sahip olmamızın sebebi -- yaptığımız kapsama -- insanların onun için birşeyler feda etmesidir. Nitekim, yazılım özgürlüğü için gereken fedakarlıklar küçük şeyler, yalnızca zahmet. Kahraman olmanıza gerek yok, sadece biraz azme ihtiyacınız var.
PE : Markaların ve telif haklarının kapitalizm için çalıştığına ve böylece insanlığın gelişimini engellediğini düşünüyoruz. Bu konuda bazı düşüncelerinizi bilsek de bugün için ne söylemek istersiniz?
RMS : Öncelikle, kapitalizme karşı olmadığımı söylemek yanlış olur. Bireysel işleri feshetmeye inanmıyorum. Bunun yanında, iş denetleme yasalarını içeren ve hükümetleri kendi oyuncakları gibi oynatan aşırı kapitalizme karşıyım. Aşırı kapitalizm tüm dünyayı ilgilendiren ekonomik krizler, balıksız denizler, küresel ısınma gibi durumlar yaratmaktadır. Aşırı kapitalizm demokrasiyle uyuşmuyor; eğer Microsoft yönetimi sıradan insanlardan daha fazla politik güce sahipse, bu demokrasi değil endüstriyi yöneten seçkinler sınıfıdır.
Demokrasiyi tekrar kurmak için, aşırı kapitalizme son vermeli ve politik iş gücünü yok etmeliyiz.
Sorularınıza dönecek olursak, ilk olarak telif ve marka kanunları tamamen farklıdır – ortak hiçbir noktaları yoktur. İkisini bir başlık altında tartışmak bir hatadır.
Ben tamamen telif haklarına karşı değilim. Telif hakkı kanununun ticari kullanımı, artistik düzenlemeleri ve fikir ile tanıklık işlerini kapsamasının doğru olduğunu düşünüyorum. Artistik işlerin telif hakları pek uzun sürmez, sanırım yayım tarihinden 10 yıl.
Yazılım, reçete, belge ve eğitim işleri gibi elle yapılan işlerin tamamı bence özgür olmalı. Basit olarak, telif hakkı kanununu iptal etmek bu sonuca ulaşmak için pek de gerekli değildir.
Marka kanunu ise ayrı bir konu. Bir ürünü sunmak için ayarlanmıştır ve insanların hangi ürünü aldıklarını bilmesi için şirkete imge seçme şansı tanır. Bunun yanında, bazı ülkelerde sunumunu yapmak için teşvik edici bir mantıkla daha da genişletilmiş.
PE : Biz (kurucusu ve başkanı bir avukat olan Pardus Kullanıcıları Derneği) GPL ve diğer lisansların Türkiye'de geçerli olması ve korunması için hukuki çalışma içerisindeyiz. GPL'nin korunması için Türkiye'de bir yansı ve sözleşme yapacağız. Bu durumda, Özgür Yazılım Vakfı ile bir anlaşma yapma şansımız var mı?
RMS : GNU GPL'yi teyit ettirmek için ne yapmak gerekir bilmiyorum. Türk avukatlarla bu soruyu tartışmamız gerekiyor. Herhangi bir durumda da olsa, yapmamız gereken ilk şey ihlal eden kişilerle konuşmaktır. Eğer GPL ile FSF lisansına sahip olan bir yazılımın ihlaliyle karşılaşırsanız, lütfen [email protected] adresine yazın. Eğer telif hakkı başkasında olan başka bir yazılımın lisans ihlaliyle karşılaşırsanız, telif sahibine haber verin.
PE : Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, yurtta ve dünyada barış isteyen ve bağımızlığın karakteri olduğunu söyleyen Mustafa Kemal *******'ü biliyor musunuz?
RMS : Hakkında biraz okumuştum, fakat Türk tarihini okuduğumda (30 yıl önce), merağım Osmanlı İmparatorluğu üzerine yoğunlaşmıştı.
PE : Israil'in Gazze'deki hareketi hakkındaki fikirleriniz nelerdir? Peki ya Hıristiyanlık, Müslümanlık, Yahudilik ve Ateistlik gibi inançların insanları bölmesi hakkında?
RMS : İsrail'in Gazze'deki Filistin'in toprak ve su kaynaklarını çalmaya yönelik olan savaş suçlarını kınıyorum. Umarım birgün İsrail hükümeti gönülden Gazze ve Batı Şeria işgalini bitirmeyi isteyecektir.
Bir Ateist olarak, inançlı insanlar tarafından biz Ateistlerin aldığı önyargı ve kötü muamelenin oldukça farkındayım. Bu yüzden, kesin olarak insanların inancını seçme özgürlüğünü savunuyorum. Biz, düşünme ve açıklama özgürlüğüne saygı duymalıyız, buna bir inancı destekleme ya da eleştirme de dahildir. (Ateizm bir din değildir ama bir inançtır.)
PE : Peki ya aşk ve evlilik hakkında?
RMS : Her zaman aşk istemişimdir, fakat evlilik ve genelde birlikte gelen sahip olma beni budalaca gösteriyor. Sahip olma aşkı boğmaya neden oluyor. Dolayısıyla sevdiğim zaman hükmeden olmamaya karar kıldım.
PE : Favori içkiniz nedir? Şarap, Viski? Hiç Türk rakısını denediniz mi?
RMS : Favori içkim çay. Bazı şarap türlerini severim, fakat hangi türler olduğunu hatırlamaya gayret göstermemeye karar verdim. Yani, eğer biraz şarap teklif edilirse ve seversem, biraz alırım. Fakat hiçbir zaman alkol beni etkileyecek kadar çok içmedim. Ve alkolün tadından nefret ederim, dolayısıyla şaraptan daha sert hiçbirşey içmem.
PE : Ne tür müzikten hoşlanırsınız?
RMS : Birçok müzik türünden hoşlanırım fakat genelde bu türler Batı'da pek popüler değil. Örneğin, Türk Halk Oyunları Müziğini severim. Ayak sorunları beni durdurana dek halk oyunları yapardım. Sadece birkaç Türk oyunu biliyoruz ve her zaman daha fazlasını öğrenmek istedim.
Aynı zamanda bazen Türk Klasik Müziğini de sevdim.
Ayrıca Hint Klasik Müziğini severim, Bali ve Cava orkestra müziği, geleneksel Vietnam müziği, Japon hükümdarlık müziği (Gagaku) , Gürcü Halk Müziği, Ermeni halk oyunları müziği, Balkan halk müziği, İsveç halk oyunları müziği, Peru müziği, Batı Klasik Müziği ve diğer bazı diğer türler. Son günlerde Macaristan'a gittim ve bazı ilginç halk-rock müzikleri duydum.
PE : Son olarak, bu yazıyı okuduktan sonra bilgisayar kullanıcılarından ne yapmalarını istersiniz?
RMS : Öncelikle özgür olmayan yazılımlardan kendinizi kurtarın.
İkinci, başkalarına özgür olmalarında yardımcı olun, özgür yazılım gönüllüsü olun.
Özgür Yazılım Hareketine yardım etmenin birçok yolu var.
Biri özgür yazılım geliştirmek, özellikle henüz özgür yazılımla yapılamayan işleri yapmak için..
Bir diğeri, kullanım kılavuzları yazmak. Diğeri ise kullanıcılara geçiş için yardımcı olmak.
Bir diğeri ise kelimeyi yaygınlaştırmak için siyasi olarak örgütlenmek. Dahası için gnu.org ve fsf.org..


PE : Cevaplarınız için teşekkür ederiz. Özgür bilgisayarlara..


Alıntı: https://www.pardus-linux.org/dergi-k...B6portaj%C4%B1