Toplam 3 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 3 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #1

    Standart Kazimişi Oropa - Kazım'ın Sevdası

    Kazimişi Oropa - Kazım'ın Sevdası, Uğur BİRYOL



    "Kazım'ın Sevdası", önemli bir kitap. Söylediğim gibi, "tamam" değil belki ama önünüze yeni ufuklar açacağı muhakkak



    Kazım Koyuncu, en büyük yaralarımızdan. Devletin ihmali onu bizden aldı. Çernobil kazası sonrasında Karadeniz'i saran radyasyon fırtınasının onlarca kurbanından biri. Yakınımız, canımız. Ölümünden sorumlu olanlar, zamane yetkilileri zira "bir şey olmaz" diyerek önlem almamışlardı. Facia sonrası gözümüzün içine baka baka yalan söyleyen ve dalga geçer gibi çay içen "bakan" çoktan unutuldu belki, adını bile hafızamızı zorlayarak hatırlıyoruz ama Kazım, hep yaşayacak.

    Geçtiğimiz hafta, Kazım'ı ölümünün onuncu yılında andık. Bu yazı, bu vesileyle yazılıyor. BirGün'e yazdığım dördüncü Kazım Koyuncu yazısı olmalı. Birini, öldüğü günün ertesinde yazmıştım. En zor yazılarımdan biriydi. Sonrasında hep yazdım Kazım'ı, hep anlattım. Onu doğum ve ölüm günlerinde anmak, boynumuzun borcu. Yıllardır yaptığım. Gönül isterdi ki, doğum günlerinde onunla toplanalım, türküler söyleyelim… On yıldır bunu yapamıyoruz. Yapıyoruz ama Kazımsız. Ne büyük acı!

    Kazım'ı anlatmak bir yandan çok kolay: Geçtiğimiz yıl yazdığım yazıda, "Karadeniz'in dalgaları gibi hırçın ve asi, dünyayı umursamazcasına dağınık ve hırpani" ifadelerini kullanmıştım. Buna, delifişekliğini de ekleyeyim. Diğer yandan, onu anlatmak, aslında bir hayli zor. Kendinden söz etmeyi sevmezdi. Kapalı bir kutuydu ama azıcık suyuna gittiğinizde sonuna kadar açılırdı. Arkadaşıymışım gibi konuştuğuma bakmayın, çoğu sahnede olmak üzere, hepi topu altı - yedi kere görmüşümdür onu. Bu, yeterli ama. İki dakika konuşsanız, hemen anlardınız ne demek istediğimi.

    Kazım Koyuncu'nun hayatını burada anlatmaya gerek yok. Dinmeyen'den solo albümlere uzanan süreçte yaptıklarını her yerde bulabilirsiniz. Ben bugün işin kolayına kaçacağım ve imdadıma hızır gibi yetişen arkadaşım Uğur Biryol'un kitabından söz edeceğim. Geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları tarafından yayımlanan "Kazım'ın Sevdası / Kazimişi Oropa", külliyata yapılmış değerli bir katkı. Bir derleme gibi görünse de derlemeden ziyade, toparlama çalışması: Uğur, Kåzım'ın arkadaşlarıyla konuşmuş ve değişik zamanlarda onunla yapılmış söyleşileri, arkadaşlarından gelen katkılarla harmanlamış. Araya elbette kendi ifadelerini koymuş. Böylelikle, özgün bir kitap çıkmış ortaya. Eksiği elbette var ama her şeyi Uğur'dan beklemek olmaz. Eksikleri, muhakkak başkalarınca tamamlanacak.

    Kåzım'ı Uğur anlatmış, ben size biraz ondan söz edeyim: Çekirge gibidir Uğur, bir orada, bir buradadır. Bir gün Hemşin'den arar, ertesi gün İzmir'den. İzmir'e onu görmeye giderim, Ankara'da çıkar. Gün gelir, aramadan kapımı çalar. Zaman zaman kızdırır ama pırlanta gibi bir yüreği vardır: Temizdir. Dahası, çalışkandır. Gazetecilik okuduğu ve bu "iş"i severek yaptığı için, çalışmaları sağlamdır. Hemşinli pastacıların izini sürdüğü "Gurbet Pastası" (İletişim, 2007) onun ilk kitabı. Bu kitaptan yola çıkılarak yapılmış bir de belgesel var. Yine İletişim tarafından yayımlanan iki derlemesi ["Karardı Karadeniz" (2012), "Karadeniz'in Kaybolan Kimliği" (2014)] ve Phoneix tarafından yayımlanan "Kaçkarlar'da Bulut Olsam" (2011) adlı kitaplarıyla şimdiden çok kitaplı yazarlar arasına girdi Uğur Biryol. Ama bütün bu kitaplar arasında, sonuncunun yeri ayrı zira Kazım, hepimiz gibi onun da sevdası. Kitabı sunarken kurduğu şu cümleler, hislerimize tercüman: "Kısacık yaşamına bir dolu şarkı, fikir, hayal sığdırıp, bizi çok erken bırakarak veda ederken lüverden ilk fırlayan mermi gibi, sözü, duruşu, tavrı keskin ve netti." Kazım'ı sevme nedenimizi bundan daha iyi özetleyen bir cümle olamaz.

    Uğur, Kazım'ı anlatırken şunları söylemiş: "Kazım Koyuncu, öldükten sonra değil yaşarken sevilenlerdendi." Sahiden öyle. Çok sevildi. Konserlerindeki coşkunun bizzat şahidiyim -ki o coşkuya katımak için heyecanla giderdim o konserlere! Bütün yazılarımda şu ifadeyi kullandım: O benim 20'li yaşlarımın coşkusuydu. Uğur'un dediği gibi, "Oynayın uşaklar, oynayın gayrı / Horonu ibadet sayacak Tanrı" sözlerini şiar edinmişti ve buna "inanarak müzik yaptı".

    "Kazım'ın Sevdası", önemli bir kitap. Söylediğim gibi, "tamam" değil belki ama önünüze yeni ufuklar açacağı muhakkak. Oradan yola çıkarak, ilerleyebilirsiniz. İlerlerken, Ümit Kıvanç'ın yaptığı "Şarkılarla Geçtim Aranızdan" adlı belgeseli de yanınızda bulundurursanız, az zamanda uzun bir yol katedersiniz. Geldiğiniz noktanın ötesine geçmek, sizin elinizde.

    Nüfus cüzdanında 10 Mayıs 1972 yazdığına bakmayın, 7 Kasım 1971'de, bugünkü adı Yeşilyurt olan Pançol'da doğdu Kazım Koyuncu ve 25 Haziran 2005'te aramızdan ayrıldı. Ülkenin yetiştirdiği en değerli müzisyenlerden. Sadece müzisyen kimliği değil, aklı, fikri ve tavrıyla da örnek almamız gereken isimlerden. Kısacık hayatına sığdırdığı onlarca şarkı kulağımızda, onun yapmaya çalıştıklarını yaparak ilerleyeceğiz. Bayrağı ondan devralan pek çok isim var; bir yandan onları dinlerken diğer yandan güzelim Karadeniz'in talan edilmesine karşı çıkacağız. Suları hapseden HES'lerden denizi dolduran "yeşil yol"a, o coğrafyaya yapılmak istenen kötülüklerin önünde durmak, en azından Kazım'a göstereceğimiz vefa adına önemli. Uğur, bir adım attı. Onun derlediklerinden yola çıkarak Kazım'ı gelecek kuşaklara anlatmak, başta da söyledim, boynumuzun borcu. "Onu yaşatmalıyız" gibi beylik bir ifade kullanmayacağım çünkü biz ne yaparsak yapalım, Kazım yaşayacak. Hiçbir şey yapmasak da yaşayacak çünkü ona olan sevgi, kuşaklar boyu ve belli ki artarak devam edecek.

    Son sözü söylemeden, aracılığınızla Uğur'a selamımı çakayım ve bu kitap için yeniden teşekkür edeyim. Bir de önerim olsun: Yolunuzu Çamlıhemşin'e düşürürseniz, Uğur'un işlettiği Kafe'ye ve Livera Kitabevi'ne uğrayın ya da gezilerinden birine katılın. Beni referans vermenize gerek yok, Uğur sizi zaten heyecanla karşılayacak, maceralarını anlatmaya başlayacaktır. Yine de selamımı söyleyin. Çok zaman oldu, görmedim, özledim. Onu da söyleyin. Sorarsa, "sevdalarda" deyin, anlayacaktır.

    "Kazım'ın Sevdası"nı okuyun, okutun. Orada kalmayın ama, ilerleyin. İlerleyin ki, Kazım'ın hayal ettiği dünyaya, hep birlikte ulaşalım.

    Murat Meriç - BirGün

  2. #2

    Standart

    Alıp okumak lazım. Kazım Koyuncu, kesinlikle okunacak bir müzisyen ve devrimci.

  3. #3

    Standart

    Nurlar içinde yatsın. Okumak lazım bu eserleri

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Bu Konu için Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
Linux Hosting
Yasal Bildirim
Sitemizde paylaşım yapan tüm üyeler T.C.K 20. Madde ve 5651 Sayılı Kanun'un 4. maddesinin 2. fıkrasına göre kendi konu ve mesajlarından sorumludur. Webmaster.bbs.tr hakkında yapılacak olan hukuksal ve diğer şikayetler için iletişim bölümünden iletişime geçilmesi halinde site yönetimi tarafından gereken işlemler yapılacak ve ilgili kişilere/kurumlara/vekillerine bilgi verilecektir.
Sosyal Medya