PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İç Güvenlik Yasasına Hayır!



erkolay
22.Şubat.2015, 23:22
İç Güvenlik Yasasına Hayır!

Her ne kadar webmaster forumu olsak da bu konuda iç güvenlik yasasına hayır! diyen değerli yazarların makalelerini sunacağı. Özellikle son yıllarda ülkemizde toplumun sürekli cendere altına alınmak istenmesine karşı, ben sessiz kalamam. Tepkimi dile getiriyorum:

İç güvenlik yasasına hayır!

Facebook Hastag'leri şöyle:

#İçGüvenlikYasasınaHayır (https://www.facebook.com/hashtag/i%C3%A7g%C3%BCvenlikyasas%C4%B1nahay%C4%B1r)
#PolisDevletineHayır (https://www.facebook.com/hashtag/polisdevletinehay%C4%B1r)
#İçGüvenlikYasasıÇöpe (https://www.facebook.com/hashtag/i%C3%A7g%C3%BCvenlikyasas%C4%B1%C3%A7%C3%B6pe)

Konuyla ilgili bilgilendirici, görsel sunum:

https://scontent-fra.xx.fbcdn.net/hphotos-xpa1/v/t1.0-9/10639651_839844399388274_7442015682978393186_n.jpg ?oh=339e6b0ac8cdfa607e7372cb0c4038c4&oe=5592D0F3

erkolay
24.Şubat.2015, 02:15
'Mümkün Kılıcı Yasa'24 Mart 1933 tarihinde Alman Parlamentosu'ndan geçirilen "Mümkün Kılıcı Yasa" önemli bir eşiktir. Bu yasa ile Hitler parlamento olmadan kanun çıkarma yetkisini almıştı. İlk işi sivil özgürlükleri kaldırmak oldu. Devletin bütün yetkilerini kendinde topladı. İç Güvenlik Yasası bizim için de benzer bir anlam ifade ediyor olabilir. https://i2.radikal.com.tr/695x575/2015/02/24/fft86_mf3595787.Jpeg

Babam 1962’de Almanya’ya giden ilk nesil işçilerden. Çocukluğum orada geçti. Almanya’da o yıllarda pek az Türk vardı bu yüzden en iyi arkadaşım Armin adlı bir Alman’dı. İkinci Dünya Savaşı’nın izleri yaşadığımız şehrin değişik yerlerinde halen görülürdü. Büyüdükçe tarih bilincimiz artmaya başladı. Savaş hakkında çok şey okuyor, daha fazla öğrenmek istiyorduk. Bir gün Armin’in çilingir olan babasına savaşta ne yaptığını sordum. Armin’in babası bana cevap vermeyince tekrar sordum. Yine cevap vermedi. Tuhaf bir sessizlik oldu. Çocuk olarak bir anlam verememiştim. Yıllar sonra Armin’le bu konu açıldığında babasının katiyetle Nazi dönemi hakkında konuşmak istemediğini belirtti. Büyük bir utanç ve hayal kırıklığı içerisinde olduğunu ifade etti. Armin’in babası sıradışı bir vaka değildi. O nesil Almanlar savaş sona erdikten sonra Alman faşizmini, popülist bir liderin arkasına nasıl kapıldıklarını, o suçlara nasıl ortak olduklarını, o adamı ve partisini yollarda nasıl içten bir şekilde “Heil Hitler” diyerek selamladıklarını hatırlamak istemezlerdi. Yıllarca aynı mahallede yaşadıkları komşuları polis tarafından götürüldüğünde ses çıkarmadıklarını unutmak isterlerdi. Çok utanırlardı. Nazilere zamanında itiraz etmemelerinin hem Almanya’ya hem insanlığa ne büyük maliyetler çıkardığını çok acı bir şekilde öğrendiler.


Naziler bir gecede iktidara gelmediler. İktidara gelmelerinin belirli aşamaları oldu. Örneğin 24 Mart 1933 tarihinde Alman Parlamentosu’ndan geçirdikleri “Mümkün Kılıcı Yasa” önemli bir eşiktir. Bu yasa ile Hitler parlamento olmadan kanun çıkarma yetkisini almıştı. Hitler’in ilk işi sivil özgürlükleri kaldırmak oldu. Devletin bütün yetkilerini kendinde topladı. Böylelikle legal bir diktatörlük kurulmuş oldu. Bu günlerde yasalaşması beklenen İç Güvenlik Yasası bizim için de benzer bir anlam ifade ediyor olabilir.


Kamuoyu bu konuda yeni yeni hassaslaştı ama gerçek şu ki İç Güvenlik Yasası mevcut haliyle Meclis’ten geçerse Türkiye içinden çıkamayacağımız bir şiddet sarmalına girebilir. Bu yasanın polise verdiği yetkiler Türkiye’yi normal bir demokrasi olmaktan çıkarıp fiilen bir polis devletine dönüştürebilir. Olmaz öyle şey abartıyorsun diyenleri duyuyor gibiyim ama o kadar da emin olmayın. 2013 Mayıs’ında yargıya, AYM’ne ve polise son iki yılda olduğu gibi bir müdahale olacağını söyleseydim gülüp geçerdiniz herhalde. Gezi gibi milyonların yollara döküldüğü bir toplumsal olay olduğunda medyamızın penguen belgesellerini göstereceğini iddia etseydim muhtemelen bana anlamsız bir bakış atardınız. Daha kötüsü bu protestolarda gencecik insanların - kiminin gaz kapsülleri ile kiminin dövülerek - öldürüleceğini yazsaydım beni pek kaale almazdınız. Yüzlerce gazetecinin işinden olacağını, gazetelerin her türlü yalanı dolanı haber yapacağını, vergi memurlarının muhalif işadamlarına, RTÜK’ün muhalif kanallara cezalar yağdıracağını söyleseydim onu da pek ciddiye almazdınız. Binlerce polisin, savcının yerlerinin değiştirilip HSYK’nın hallaç pamuğu gibi atılacağını ima etseydim pek de aklı başında biri olmadığıma kanaat getirirdiniz. Twitter’ın Youtube’un kapatılacağını, üniversite öğrencilerinin hakaret suçundan hapse atılacağını, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını ihlal edeceğini, ettiği yemine sadık kalmayıp partisi için aleni olarak kampanya yapacağını belirtseydim yine bana inanmazdınız. Nitekim otoriter rejimler bir gecede vücuda gelmez. Otoriterleşmenin belirli aşamaları vardır...


Nazilerin “Mümkün Kılıcı Yasa”yı çıkartabilmesine seçimlerden 6 gün önce parlamentonun yakılması olanak sağlar. Hitler parlamentoyu komünistlerin yaktığını ve devrim hazırlığı içerisinde olduklarını iddia eder. Bugün Davutoğlu’nun muhalefeti “molotof koalisyonu” olarak suçlaması tarihin bir cilvesi olsa gerek. Hitler parlamentodan yasayı geçirirken olağanüstü yetkilere ihtiyacı olduğunu söyler. Türk tipi başkanlık sistemi için istenen yetkileri hatırlayınca söylemlerdeki benzerliği görmemek mümkün değil. O gün Alman Parlamentosu’nda oylama yapılırken sosyal-demokrat milletvekilleri tehdit ediliyor, dövülüyor ve bazılarının oylamaya katılmaması sağlanıyor. Bugünlerde meclis içindeki şiddet, havuz medyasındaki bezdirme ve yalan haberleri görünce tarihin tekerrürden ibaret olduğunu düşünmekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi.


Türkiye’yi çok riskli bir sürece sokuyorsunuz. Yapmayın.


Koca bir ülkeyi alçaltıyorsunuz...

Suat KINIKLIOĞLU (https://www.radikal.com.tr/yazarlar/suat_kiniklioglu/mumkun_kilici_yasa-1299981)

erkolay
15.Mart.2015, 16:27
4 Mart 2015 - 392. Sayısında Uykusuz Dergisinin, İç Güvenlik Paketi ile İlgili Kapağı

Uykusuz Dergisi, Meclis'te görüşmeleri devam eden İç Güvenlik Paketi'ni kapağına taşıdı. Kapak karikatüründe olası bir "müdahale"den kaçanlara, polis "Kaçmayın lan! Barış için geldik!" diye sesleniyor.

https://resim.webmaster.bbs.tr/image.uploads/15-03-2015/original-d37789e0381710e7f10395e8aa3bc022.jpg
İç Güvenlik Paketi Uykusuz'da: Kaçmayın lan! Barış için geldik!

erkolay
15.Mart.2015, 17:05
İç Güvenlik Paketi'nden katil polislere af çıktı!



TBMM’de günlerce süren tartışmalara yol açan İç Güvenlik Paketi'nin gözden kaçan bir düzenlemesi daha ortaya çıktı. Polisin silah kullanma yetkisi, yapılan yeni tanımlarla artırılırken polisin silah kullanarak işledikleri suçlarına "örtülü af" getirilmesinin kapısı açıldı. "Sanık lehine düzenlemenin geriye yürümesi" ilkesi gereği de Gezi’de ve güneydoğudaki eylemlerdeki ölümlerden yargılanan ve mahkum olan polislerin bu düzenlemeden yararlanması tehlikesi belirdi.

https://resim.webmaster.bbs.tr/image.uploads/15-03-2015/original-8715b9f7c0facc7cc4aeaa2dda7f422a.png

İç Güvenlik Paketi, hukuka aykırılık açısından en çok tartışılan maddeleri kabul edildikten sonra önceki gece komisyona geri çekildi. Polise silah kullanma yetkisini artıran ve savcı izni olmaksızın gözaltı imkanı veren düzenlemeler, paketin imşekleri en çok tepki çeken maddeleri oldu.

Polisin silah kullanma yetkisinin artırılmasına karşı muhalefet, "kitlesel eylemlerde silah kullanma yetkisi veriliyor" eleştirisini yöneltti. Ancak bu yetkinin, tehlikeli bir boyutu daha olduğu ortaya çıktı. Mevcut yasada polis, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun 16. maddesine göre silah kullanabiliyor. Yasada, silah kullanma yetkisi, "Polis görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir. Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet, maddi güç ve kanuni şartlar gerçekleştiğinde silah kullanabilir" şeklinde ifade ediliyor.

Kademe kaldırıldı
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve Canan Coşkun'un haberine göre, paketle 16. maddeye yeni bir bent eklenerek polisin silah kullanma yetkisi genişletiliyor. Yetkinin genişletilmesi de "Mevcut yasanın polisleri silah kullanma konusunda tereddütte bıraktığı, silah kullanmaları durumunda haklarında başlatılan soruşturma ve kovuşturmaların uzun sürmesi konusunda mağdur oldukları ve bu gerekçelerle polisin silah kullanmadığı için vatandaşın can ve mal güvenliğinin telafisinin imkânsız bir tehlike altında bırakıldığı" gerekçelerine dayandırılıyor.

Bu gerekçelerle polise, "Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde" silah kullanma yetkisi veriliyor. Bu yetkiyle polisin silah kullanmadan önce kademeli müdahalelerde bulunma zorunluluğu da kaldırılıyor.

Sanık lehine
Eklenen yeni bentle polise kitle eylemlerine müdahale sorasında belirli koşullarda doğrudan silah kullanma yetkisi verildi. HDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, bu yetkinin polise eylemlere müdahale ederken silah kullanarak işlediği suçlar için "örtülü af" getirdiği uyarısında bulundu. Zozani, düzenlemeden "sanık lehine kanun geriye yürür" ilkesi gereğince geçmişe doğru çok sayıda polisin yararlanacağını söyledi.

Yeniden yargılama
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da düzenlemeden geriye doğru polislerin yararlanacağı görüşüne katılarak şunları söyledi: "Öncelikle bundan sonrası için polislere koruma sağlayacağı kesin ceza hukukumuzun usül hükümleri geriye yürümez. Maddi hukuka yönelik hüküm geriye yürür. Bu düzenlemeyi Cumhurbaşkanı'nın polisler için kullandığı "destan yazdılar" ifadesiyle birlikte değerlendirmek gerekir. Bununla Ethem Sarısülük'ten öldürülen çocuklara kadar suçlu olan polislere geriye doğru imkan sağlanmaktadır. Yargılamaları devam edenler zaten yararlanırlar. Yargılamaları bitmiş kesinleşmiş olanlar için ise yeniden yargılama yolunu bu düzenlemeyle açmış oluyorlar."

Diyarbakır baro başkanı Tahir Elçi: Yaşama son verme eylemi yasallaşıyor
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi getirilen yeni yetki ile "polisin silah kullanarak insanların yaşamına son verme eyleminin yasallaştırıldığını" belirtti. Bu yetkinin Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'na eklenerek verildiğini, böylece suçun unsurunun değiştirildiğini vurgulayan Elçi, "Buradaki asıl tehlike düzenlemenin sanık lehine olması nedeniyle geriye yürüyecek olmasıdır. 1 yıl, 2 yıl, 5 ya da 10 yıl önce silah kullanarak suç işleyen kamu görevlisi, yargı karşısında bu paketin verdiği yeni yetkilerden yararlanacaktır." uyarısını yaptı. Elçi, Gezi'de Berkin Elvan, Ethem Sarısülük'ün ve güneydoğudaki eylemlerde Cizre'de, Diyarbakır'da, Lice'de çocukların öldürülmesinden yargılanan, soruşturulan, mahkum olan polislerin paketin bu haliyle yasalaşması durumunda "cezadan kurtulacakları" yorumunu yaptı.

O polis, "Asıl mağdur benim" demişti
Muğla Üniversitesi öğrencisi Şerzan Kurt'un 2010 yılında öldürülmesiyle ilgili davada 16 yıl hapis cezasına çarptırılan sanık polis Gültekin Şahin, son savunmasında, "Burada asıl mağdur olan benim. Zamanın İl Emniyet Müdürü bana 3-4 ay yatıp çıkacağımı düşündüğünü söylemişti" dedi. Şırnak'ın Cizre ilçesinde 12 yaşındaki Nihat Kazanhan'ın vurulmasıyla ilgili tutuklanan polis memuru H.V, Kazanhan'ı arkadaşı M.N.G'nin vurduğunu itiraf ederek, "hem arkadaşımız M.N.G.'nin yanmaması, hem de ekipten herhangi bir arkadaşa zarar gelmemesi için bu ifadeyi verdim. Ben tutuklanınca her şey değişti. Çünkü biz bu dosyada kimsenin tutuklanmayacağını düşünüyorduk" demişti.

Gözü kör eden polise ceza yok
Gezi Parkı Direnişi sırasında Sancaktepe’de işine giderken polisin 5 metreden attığı gaz kapsülüyle sol gözünü kaybeden işitme engelli Selçuk Yıldız'ı vuran polislere dava açılmayacak. Savcılık konuya ilişkin takipsizlik kararına gerekçe olarak emniyetin soruşturma izni vermemesini gösterdi.

Yıldız, Gezi Parkı eylemleri sırasında 3 Haziran 2013'de işine giderken Sancaktepe Belediyesi'nin önünde polisin gaz kapsüllü saldırısına uğramıştı. İşitme engelli olduğu için herhangi bir ikazı duymayan Yıldız, gaz fişeğinin gözüne isabet etmesiyle görme yetisini kaybederken, kafatası da çatlamıştı.

Turnusol (https://www.turnusol.biz/public/haber.aspx?id=22460&pid=32&haber=%DD%E7%20G%FCvenlik%20Paketinden%20katil%20p olislere%20af%20%E7%FDkt%FD!)

deniz
17.Mart.2015, 11:38
İç güvenlik yasasına hayır makaleleri sorgusu ile bu başlık ilk sırada çıkıyor usta. Madem bize bu konuda böyle ulaşılıyor. İlgili makalelerden daha çok ekleyelim.

WeBMasteR
17.Mart.2015, 11:53
Anarşistlerin çok beğendiğim bir sözü var: Bütün devletler katildir!

Bizim şu an devleti idare eden hükümetimiz de bunu resmi olarak, yasalarla savunarak itiraf ve ilan ediyor.

Devlet, halk içindir. Böyle bir anlayış olsa yurttaşını öldürenlere madalyalar verilmez. Artık kızılacak hedef o polisler değil, devletin ta kendisidir.

Nedir devlet, bizi temsil eden vekiller ve bize hizmet etmek için maaş verilen memur, bürokratların yürüttüğü sembolik bir kavram. Hepsi bu kadar. Yani devlet, benim. Devlet biziz. Siz kim oluyorsunuz ki bizim adımıza bizi öldürüyorsunuz?