PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Özgecan Aslan Cinayeti



erkolay
17.Şubat.2015, 00:38
Özgecan Aslan yakılarak öldürülmüş halde bulundu

Mersin'in Tarsus ilçesinde 3 gündür kayıp olan üniversiteli Özgecan Aslan yakılarak öldürülmüş halde bulundu.

https://www.yesiltopuklar.com/wp-content/uploads/2015/02/%C3%96zgecan-Aslan.jpg

Çağ Üniversitesi Psikoloji bölümünde okuyan Özgecan Aslan (20), 11 Şubat 2015 günü okuldan çıktıktan sonra Tarsus’ta bir alışveriş merkezinde arkadaşıyla gezdi. Daha sonra arkadaşından ayrılan ve ikamet ettiği Mersin'e gitmek isteyen Özgecan Aslan, iddiaya göre şehirlerarası sefer yapan minibüse bindi. O saatten sonra Aslan'dan haber alınamayınca, ailesi tarafından kayıp başvurusu yapıldı.

MİNİBÜS İÇİNDE KAN İZLERİ

Bunun üzerine polis ve jandarma çalışma başlattı. Dün Özbek Mahallesi yakınlarında trafik kontrolü yapan jandarma trafik ekipleri, durdurdukları minibüs içinde kan izlerini gördü. Jandarma, polis ile birlikte yaptığı çalışmada araçta bulunan üç kişiyi gözaltına aldı.

BENZİN DÖKÜP YAKMAYA ÇALIŞTILAR

İHA'da yer alan habere göre, Gözaltına alınan 2 kişi, Özgecan Aslan'ı benzin döküp yakmaya çalıştıklarını, Çamalan Mahallesi Alman Mezarlığı yakınındaki Cin Deresi'ne attıklarını itiraf ettiler. Olaya karıştığı iddia edilen bir kişi de aranıyor. Özgecan Aslan'ın cenazesi otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.

erkolay
17.Şubat.2015, 00:40
Özgecan'ın katil zanlısından kan donduran ifade

Mersin'in Tarsus ilçesinde Özgecan Arslan'ı bıçaklayarak öldüren ve ardından babası ve bir arkadaşıyla birlikte cesedini yakan Ahmet Suphi Altındöken'in, dün Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığı'nda alınan ifadesine Radikal ulaştı.

Mersin'in Tarsus ilçesinde, evine gitmek için minibüsüne binen üniversite öğrencisi Özgecan Arslan'a cinsel saldırıda bulunan, direnmesi üzerine de bıçaklayarak öldüren Ahmet Suphi Altındöken'in dün İlçe Jandarma Komutanlığı'nda alınan ifadesine Radikal ulaştı. Altındöken, kendisine bağırdığı için tekmelediği Arslan'ın bayıldığını ileri sürdü. Baygınlık geçirmesi üzerine arkadaşı ve babasından yardım istediğini söyleyen Altındöken, nefes alıp verdiği halde Arslan'ın boğazına bıçak sokarak şah damarını kestiğini ve daha sonra DNA izi kalmasın diye bileklerini kestiğini anlattı. Altındöken, daha sonra da cesedi bir uçuruma götürerek, benzin ve gazete parçalarıyla yaktıklarını söyledi.

Mersin'in Tarsus ilçesinde üniversite öğrencisi Özgecan Arslan'ı bıçaklayarak öldüren Ahmet Suphi Altındöken'in dün İlçe Jandarma Komutanlığı'nda alınan ifadesine Radikal ulaştı. Altındökenk'in okuyanı dehşete düşüren ifadesinden bölümler şöyle:

YOLDA TEK BAŞINA
Saat 20.05 sıralarında Tarsus şehir merkezinin önünde Cereciler Durağı'nda bir erkek ve bir bayan bekliyordu. Erkek el kaldırdı. Ben de durdum. Bayan yanındaki erkeğe 'İyi akşamlar' diyerek araca bindi. Benim şoför koltuğumun arkasındaki koltuğa oturdu. Başka da binen olmadı, ikimizden başka kimse yoktu. Benim (Özgecan'ı) araca almamdaki amaç, Kleopatra Kapısı'ndaki nöbetçi araca teslim etmekti. Otobüs güzergâhı yolunu kullanarak, nöbetçi arabaya gidiyorduk. Yolda bayan bana "Mersin'e direkt siz mi gidiyorsunuz, aktarma mı yapacaksınız" diye sordu. Aktarma yapacağımı söyledim. Mersin'e gidecek aracın ne zaman kalkacağını sordu. 20.30'da kalkacağını söyledim. "Benim acelem var" dedi. Ben de "Ya 20.30'u bekleyeceksiniz ya da sizi E-5'e çıkaracağım, Adana'dan Mersin'e giden direkt arabalara bineceksiniz. Daha da aceleniz varsa 100 TL verin, ben sizi 20-25 dakika içerisinde Mersin'e götürürüm" dedim. Kabul etti ve bana 100 TL verdi. Hızlı gidebilmek için Çukurova İplik Fabrikası önünden otoban bağlantı yoluna girdim.

'BİBER GAZI SIKINCA TEKME ATTIM'
Bayan yol güzergâhını değiştirdiğimi görünce bana "Ne oldu, bir terslik mi var" diye sordu. Ben de "Hem daha erken ve hızlı gideriz, hem de aşağı yoldan gitmemiz yasak" dedim. Otoban bağlantı yolunda ilerlerken, "Senin niyetin ne de bu yola girdin" dedi. Ben de "Ben size otobana gireceğimi söyledim, az ileride gişeler var" dedim. Bağırarak konuşmaya başladı. Arkadan başıma doğru eliyle vurdu. İlk vurduğunda ona karşılık vermedim. Tartışmalarımız Kaleburcu Köprüsü'ne kadar sürdü. Bağırmaya devam edince "Tamam sus" diyerek, kavşaktan geldiğim yola geri döndüm. Hala "Neden buradan gidiyoruz" dedi. Ben de "Gıcıklandın sen, D-400 yoluna iniyoruz" dedim. Daha sonra bana ikinci defa vurdu ve boynumu tırnaklarıyla cırmaladı. Dikiz aynasından biber gazı çıkardığını ve sıktığını gördüm. Eğildim ve bana denk gelmedi. Frene bastım, aracı yolun kenarında durdurdum ve kapıdan inerek, yan kapıdan arka tarafa geçtim. Araç otomatik kapı olduğundan kumanda olmadan içeriden yolcular tarafından açılması imkânsızdır. İçeri girer girmez yüzümü çırmaladı. Çok sinirlendim. Ben de iki elimle saçlarından tutarak, itekledim. İkinci koltuk ile üçüncü koltuk arasında düştü. Bana saldırmak için geri kalkarken ayağımın tabanı ile karın ve göğüs bölgesine iki üç defa vurdum. Belki bir tanesi de yüzüne gelmiş olabilir. Tekme vurunca yerden kalkmak isterken boyun bölgesinde kan gördüm. Bir tekme daha vurdum. Bu defa orta koridora düştü. Düşerken kafasını bir yere çarpmış olabilir. Koridorda hareketsiz ve baygın yatıyordu. Ben şoför koltuğuna geçtim ve hareket ettim. D-400 karayoluna indiğimde hala yerde yatıyor ve hiçbir tepki vermiyordu.

AMACIM KONUŞMAKTI'
Arkaya geçmekteki amacım, bana vurduğundan dolayı ya arabadan indirecektim ya da konuşmak amacıyla arka tarafa geçtim. Cinsel ilişki gibi bir amacım yoktu. Otopsi raporunda da bu durum ortaya çıkacaktır.

'YAŞIYORDU, BOĞAZINI BIÇAKLADIM'
D-400’e indiğimde bayanı yolda indirecektim. Ancak baygın halde olduğundan panik yaptım ve arkadaşım Fatih Gökçe’yi aradım. “Fatih başım belada, neredesin” dedim. Fatih’le konuşurken bayan ayağa kalktı. Aynadan gördüm ve refleksle elimin tersiyle itekledim. Tekrar koridora düştü. Bu sırada telefon açıktı ve konuşmaya devam ettik. Fatih’e “Gel” dedim. 5-6 dakika sonra ismini bilmediğim bir arkadaşıyla geldi. Ben aracın dışında bekliyordum. Fatih yanıma geldiğinde “Kavga ettik, koridora düştü” dedim. O zamana kadar öldürmeye niyetim yoktu. Ölü olup olmadığını da bilmiyordum. Kapıyı hafif açarak, yerde yatan şahsı Fatih’e gösterdim. Ayaklarını kısmen görünce “Kapat kapat” dedi. Benim araca bindi, “Sakin bir yere gidelim, konuşalım” dedi. “Üniversite’nin oraya gidelim” dedi. Fatih “Ne yapalım” diye sordu, ben de ona sordum. “Ya bir yere atacağız ya da iz kalmasın diye yakalım” dedi. Fatih arkadaşını aradı, o da benzin getirdi. Saat 20.45 sıralarıydı. Ben arabadan inmedim. Fatih gitti ve benzini getirdi. Benim aracın ön tarafına koydu. Fatih benim araca binmedi. Arkadaşının Doğan marka aracına bindi, onlar önde, ben arkada, peş peşe Tarsus’a hareket ettik. Fatih’in evinin önüne geldik. Fatih’e “Ben eve gidiyorum. Yengen merak etmesin. Sen de eve gelirsin” dedim. Yolda seyir halindeyken babamı aradım, “Sokağın başına çıksana” dedim. İki dakika sonra geldi. Babama “Kavga ettim, arabada yatıyor, öldü mü, kaldı mı, bilmiyorum” dedim. Babam şaşırdı kaldı. “Hastaneye götürelim, baktıralım” dedi. Ben de “Fatih gelsin, ona göre konuşuruz” dedim. Arabaya binerek, babamın evinin olduğu sokağa geldik. Saat 21.30 sıralarıydı. Arabadan indik, ben eve gittim. Babam arabanın önünde bekledi. Ben elimi yüzümü yıkadım. Eşim yüzüme ne olduğunu sordu. Kavga ettiğimi söyledim. Birkaç dakika sonra Fatih arabasıyla geldi. Üçümüz bir aradayken, “Ne diyorsunuz, ne yapalım” dedim. Babam “Fazla geç olmadan hastaneye götürelim” dedi. Fatih de “Ölmüşse veya hastaneye giderken ölürse başımıza bela olur, git bak yaşıyorsa ortadan kaldıralım” dedi. Ben aracın içine girdim, yaşayıp yaşamadığına baktım. Hızlı bir şekilde nefes aldığını gördüm. Dışarı çıkarak, “Fatih, yaşıyor, nefes alıyor ama boğazında kesik ve kan var” dedim. Fatih bana “Boğazı filan kesikse işini bitir. Şimdi ölsün, ortadan kaldıralım” dedi. Otobüste bulunan bıçağı sol kapı gözünden alarak araca girdim. Kapı açık bir şekilde bıçağı boğazına, boynunun şah damarına doğru soktum. O panikle bir iki defa daha boğaz tarafına sokup çıkardım. Araçtan indim. Sokakta kimse yoktu. Boğazını kestiğimi Fatih’e söyledim.

'DNA KALMASIN DİYE BİLEKLERİNİ KESTİM'
Bıçağı ön tamponun içindeki boşluğa koydum. Bu sırada hâlâ araçta bulunan bayandan hırıltılı bir şekilde nefes alıp verme sesi ve öksürük sesi geliyordu. Bu sesi Fatih de duyuyordu. Fatih bu sesi duyunca, “Oğlum madem yaptın. Yüzünü cırmalamış. Kızın tırnaklarına kimliğini bırakmış gibisin” dedi. “Ne yapayım” dedim. O da bana “Ellerini kes” dedi. Bu sırada Fatih aracın ön tamponuna koyduğum bıçağı aldı, bana verdi. Ben de o panikle tekrar araca girdim. Bu arada bayandan hala hırıltılı bir ses geliyordu ve yaşıyordu. Kapı da açıktı. Bayanın iki elini de bileklerinden kestim. Tam araçtan inerken babam yanımıza geldi. “Arabadan ses geliyor, hırıltı geliyor” dedi. Ben de kendisine “Poşet getir” dedim. Babam evden poşet getirdi. Araca tekrar girerek kesmiş olduğum elleri poşete koydum. Araçtan inerek babamın evinin alt katındaki kullanılmayan tuvaletin klozetin içine sakladım. Babam da bu poşeti koyduğumu gördü ancak içinde ne olduğunu görmedi. Babam da muhtemelen (Özgecan’ın) eşyalarını alarak evine götürmüş, avlunun içine koymuş.

'UÇURUMDA YAKTIK'
Üçümüz arabanın önünde ne yapacağımı konuştuk. Fatih, “Çuvala koyalım, birkaç gün bir yerde saklayalım, sonra icabına bakarız” dedi. Ben de “O kadar uğraşmayalım” dedi. Fatih de “Götürüp bir yerde gömeceğiz ya da çuvalda bekleteceğiz” dedi. Arabalara binerken Fatih, 40 TL para istedi. “Benzin alayım, o benzin yetmez, en iyisi bu” dedi. Ben de 40 TL verdim. Babam arabaya binerek evin önünde ayrıldık. Araçta hırıltı sesi yoktu. Saat 21.45-22.00 sıralarıydı. Köy yollarından geçerek eski Ankara yoluna çıktık. Yolda camı açarak, arabada kalan son bir poşeti yolun sol tarafına attım. İçinde yünlü birşeyler vardı. Bir süre daha gittikten sonra Fatih yolun kenarında durdu, sinyal yaktı. Ben de yanında durdum. Fatih almış olduğu benzini bana verdi. Ben de benzini alıp onun gösterdiği yerden ormana doğru girdim. Fatih jandarmanın gelip gelmediğini kontrol ediyordu. İçeri girdim, az ileriden U dönüşü yaptım. Bayanı ayaklarından sürükleyerek indirdim. Aşağıda uçurum vardı. Uçurumun kenarına bıraktım. Kendisi 5-10 metre kayarak gitti. Tekrar yanına gittim ve bir iki kez daha itekleyerek yoldan yaklaşık 15 metre aşağıya indi. Yukarı çıktım. Babama, “Benzin bidonunu ver” dedim. Babam da 5 litrelik küçük şişeyi ve çakmağı uzattı. Aşağıya inerken panikle şişeyi ve çakmağı düşürdüm. Tekrar yukarı çıkarak büyük benzin bidonunu da babamdan istedim. Arabada duran kendi çakmağımı ve bir miktar gazete parçası alarak tekrar bayanın yanına indim. Babam arabadan inmiş bana bakıyordu. Göz göze geldik ve yakma konusunda konuşmadan tereddüt ettik. Acele acele benzini üzerine döktüm. Gazete parçasını yakarak üstüne attım. Gazete yanıyordu ancak tam tutuşmamıştı. Ben yukarı çıkarken alevin parlamasını hissettim, sesini duydum.

YOLDA JANDARMA ÇEVİRDİ
Hızlı bir şekilde arabaya bindim. Fatih yolun kenarında bekliyordu. Arabasının dışındaydı. Benim geldiğimi görünce arabasına yürüdü. Ben ondan önce ana yola çıktım ve Tarsus istikametine döndüm. Az ileride beni geçti. Daha sonra Taşobası Mahallesi’ni 2-3 kilometre geçtikten sonra yolun kenarında Fatih durdu. Ben de yanında durdum. Arkamızdan jandarma trafik geldi. Fatih kaçacak gibi oldu, gaza bastı, sonra durdu. Bu sırada saat 23.00-00.00 sıralarıydı. Jandarma bize “Neden böyle durdunuz” diye sordu. Fatih “Adres tarif ediyorum, Mersin’e gideceklermiş” dedi. Jandarma komutanı sonra bana döndü “Ne oldu” dedi. Ben de “Mersin’e gitmek için otobanı soruyorum” dedim. O da bana tarif etti. Daha sonra ayrıldık. Çamtepe gişelerine geldiğimizde otobana girmeyince jandarma trafik bizi fark etti ve Özbek Mahallesi’nde tekrar durdurdu. Bu arada Fatih yanımızdan geçti gitti. Arabanın içine baktı ve kan lekelerini gördü. Bunun ne olduğunu sorunca ben de “Gündüz kavga ettik, oradan gelmiştir” dedim. Asayiş ekibini çağırdı ve babamı jandarma arabasına aldılar. Benim yanıma da bir jandarma görevlisi bindi ve karakola geldik. Karakola geldikten sonra bıçağı arabada bulunan bir beze sürttüm ve kan lekesini silmek istedim. İfademizi aldılar ve ertesi sabah bir şey bulamayınca serbest bıraktılar.

'GECEYİ BOŞ BİR EVDE GEÇİRDİM'
Karakoldan çıktıktan sonra eve gittim. Babam da evdeydi. Akşamleyin arabadan aldığı kitapları halamın evinde sobada yaktı. Daha sonra aşağıya indi ve bahçede çukurun üzerinde bir şey yaktığını gördüm. Bir saat oyalandıktan sonra evden çıktım… Akşam babamın evinin karşısındaki sahibini tanımadığım boş eve geldim ve geceyi burada geçirdim. Öğlene kadar oradan çıkmadım. Öğle saatlerinde evden ayrıldım. Yeşilyurt Mahallesi’nde bulunan dayım Yusuf Tan’ın evine saat 19.00 sıralarında gittim. Teslim olacağımı söyledim. Dayımın evinden çıktım. Eşimi arayıp teslim olacağımı söyleyecektim. Yolda jandarmalar beni yakaladı. Bu işin bu seviyeye geleceğini bilmiyordum. Bir planlama yoktur. En başından beri öldürmek gibi bir niyetim yoktu. Yaptığıma pişmanım ve halen şok içindeyim.


Radikal

erkolay
17.Şubat.2015, 00:46
Özgecan Aslan'ın ikinci katil zanlısı: Gittiğimde ölmüştüÖzgecan Aslan'ın katil zanlılarından Fatih Gökçe, ifadesinde Suphi Altındöken'in kendisinden benzin ve bıçak istediğini ve bunun üzerine arkadaşı aracılığıyla 5 litrelik benzin getirdiğini kabul etti.https://i.radikal.com.tr/542x290/2015/02/16/fft81_mf3510881.Jpeg

Mersin Tarsus’ta katledilen Özgecan Arslan’ın üç katil zanlısından biri olan Fatih Gökçe, jandarmadaki ifadesinde arkadaşı Suphi Altındöken’in kendisinden benzin ve bıçak istediğini söyledi. Gökçe, Altındöken’in yanına gittiğinde, Özgecan’ın ölmüş olduğunu savunurken kendisinin de alkollü olduğunu ileri sürdü. İşte, ifadeler:

BEN GİTTİĞİMDE ÖLMÜŞTÜ: 11 Şubat günü saat 20.30 sıralarında 6-7 yıllık arkadaşım Ahmet Suphi Altındöken beni aradı. “Başım belada” dedi. “Ben Yeni Mahalle’de dört yolun oradayım, boş bir şişeye 5 TL’lik benzin getir” dedi. Arkadaşım Osman Taş’ı aradım. Osman aracıyla geldi, beni aldı. Suphi’nin benden istediği benzini almadım. Ben gittiğimde Suphi de oraya geldi. Kendisi aracın içinde duruyordu. Osman’ın aracından indim, Suphi’nin aracına geçtim, ön koltuğa oturdum. Osman beni bıraktıktan sonra ayrıldı. Suphi’nin otobüsüne bindikten sonra hareket ettik. Yolda giderken konuşuyorduk. Suphi’nin elinin yüzünün yaralı olduğunu gördüm. Kendisine “Hayırdır birader?” diye sordum. O da bana “Geminin oradan bir Cono aldım, beni soymaya çalıştı, üzerime biber gazı sıktı, ben de konsülümdeki bıçağı salladım. Biraz da boğuştuk. Arkada yatıyor, öldü” dedi. Ancak kesin ölü olup olmadığını bilmiyorum. Hatta kendisine “Götür hastaneye bırak kaç” dedim. Ben arkaya baktım ancak göremedim. Arabada yoğun bir kan kokusu vardı.

BENZİN İSTEDİ, ALDIM: Yolda giderken “Birsiini ara da benzin iste” dedi. Osman’ı aradım, benzin getirmesini istedim. Bu sırada alkollüydüm, üç bira içmiştim. Osman yaklaşık beş dakika sonra 5 litre benzin getirdi. Biz üniversitenin orada arabada oturuyorduk. Osman’ın getirdiği benzini aldım, Suphi’ye verdim. Daha sonra Osman’ın arabasına bindim ve beni eve bırakmasını istedim. Suphi de bizim arkamızdan hareket etti ve ben eve geldiğim esnada benim evime geldi. Arabadan hiç inmedi. Benden bıçak istedi. “Bıçak yok, sen git” dedim. Eve çıktım ve telefonu kapattım. Saat 21.30 sıralarıydı. Suphi babasının telefonundan beni aradı. Kendi evlerine gelmemi söyledi. Ben de gittim. Burada “Arabadaki kıza ne yapalım?” diye konuşmaya başladılar. Suphi “Halı bir gibi şeye sarıp bekletelim” dedi.


İfadenin bu aşamasında Gökçe’nin avukatı itirazda bulundu. Geri kalanının savcılıkta alınması için ifade işlemine son verildi.

Radikal

erkolay
17.Şubat.2015, 00:54
Özgecan’a kıyanlar tutuklandı
https://i0.wp.com/www.taraf.com.tr/wp-content/uploads/2015/02/160220150816187769852_2.jpg?resize=660%2C330

Mersin Tarsus’ta 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ı öldüren katil zanlısı Suphi Altındöken ile ona yardımcı olan Necmettin Altındöken ile Fatih Gökçe sevk edildikleri nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.


Avukat krizinin aşılmasından sonra adliyeye sevk edilen katil zanlıları Suphi Altındöken, Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe, Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı tarafından tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Nöbetçi mahkeme ise 3 zanlı hakkında tutuklama kararı verdi. Zanlılar, güvenlik gerekçesiyle adliyeye getirilen cezaevi aracı ile farklı cezaevlerine gönderildi.


TARSUS, (DHA)

erkolay
17.Şubat.2015, 00:56
Özgecan soruşturmasında avukat kriziÜniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın katil zanlıları için kimse avukatlık yapmak istemeyince sorgu çıkmaza girdi. İlçe Jandarma Komutanı Yavuz Bulut, Mersin Barosu'na yazı yazarak, soruşturmanın resmi olarak tamamlanabilmesi için avukat tahsis edilmesini istedi. Akşam saatlerinde, yargının kilitlenmesini önlemek amacıyla baro, avukat görevlendirince kriz aşıldı. Zanlılar adliyeye sevkedildi.Mersin’in Tarsus ilçesinde hunharca katledilen Özgecan Aslan cinayetine karışan zanlılardan birinin sorgusunda hiçbir avukat görev yapmak istemeyince soruşturma çıkmaza girdi. Tarsus İlçe Jandarma Komutanı Yavuz Bulut, Mersin Barosu’na yazı yazarak, zanlılardan Necmettin Altındöken’e ısrarla talep edilmesine karşın baro tarafından avukat gönderilmediğini bildirdi. Özgecan Arslan'ın cinayet zanlıları, yaşanan avukat krizinin sonlandırılmasının ardından adliyeye sevk edildi.

SORUŞTURMANIN TAMAMLANMASI İÇİN...

Jandarma Komutanı Bulut, soruşturmanın resmi olarak tamamlanabilmesi ve savcılığa sevk işleminin bitirilebilmesi için acilen avukat atamasının yapılmasını istedi.

Bu yazı üzerine Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, baro olarak toplantı yaptıklarını belirterek, “Yarın sabah 15.00’e kadar gözaltı süresi bulunuyor. Kendisine avukat tahsis edilmesi gerekiyor. Avukat tahsis edilmesi kararına baro olarak direnmeyi düşünüyoruz ancak, saldırgan avukatsız olarak sorguya çıkarılamaz, bu ihtimal üzerine de düşünüyoruz” dedi.

BARO AVUKAT GÖREVLENDİRDİ

Jandarmada sorguları yapılan zanlılardan minibüs şoförü Suphi Altındöken ile kendisine yardımcı olan arkadaşı Fatih Gökçe'nin sorgusunda avukat bulunurken, Necmettin Altındöken ifade verirken avukat bulunmadı. Sorguya gelen iki avukattan birinin zanlının yakını olduğu, diğerinin de baro nöbet sistemi tarafından otomatik görevlendirilip gittiğinde olayın içeriğini öğrendiği kaydedildi.

Necmettin Altındöken'in sorgusunda bulunmayı avukatlar kabul etmeyince, zanlıların adliyeye sevkinde sorun yaşandı. Tarsus'ta nöbet çizelgesinde olan hiç bir avukat Necmettin Altındöken'in sorgusuna gitmek istemedi. Bunun üzerine sorunu çözmek için Mersin Barosu Yönetim Kurulu toplantı yaptı. Toplantıdan 'yargının kilitlenmesini önlemek' için bir avukatın görevlendirilmesi kararı çıktı.


ZANLILAR ADLİYEDE
Tarsus Cumhuriyet Başsavcısı'nın talebiyle Mersin Barosu, şüpheli Necmettin Altındöken için avukat tahsis etti. Saat 21.30 sıralarında İlçe Jandarma Komutanlığı'ndan çıkartılan zanlılar, polis ve jandarma tarafından güvenlik çemberine alınan Tarsus Adliyesi'ne getirildi.


Radikal

erkolay
17.Şubat.2015, 01:00
Nihat Doğan'ın Özgecan Tweet'i büyük tepki çekti

Türkücü Nihat Doğan'ın, vahşice öldürülen Özgecan Aslan hakkında attığı Tweet büyük tepki çekti. Doğan daha sonra Tweet'i sildi ama, Tweet sosyal medyaya damgasını vurdu.

https://i.radikal.com.tr/542x290/2015/02/15/fft81_mf3500704.Jpeg


Sosyal medyada Özgecan Aslan'ın katledilmesi hakkında milyonlarca paylaşım yapılırken, türkücü Nihat Doğan'ın attığı Tweet büyük tepki çekti. Hürriyet'in haberine göre Nihat Doğan, tepki gören Tweet'ini daha sonra sildi. Ancak ekran görüntüsü alınan Tweet sosyal medyada halen gündemde.

Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın evine gitmek üzere bindiği minibüsün şoförü tarafından hunharca katledilmesi ülkede infial yarattı.
Sosyal medya kullanıcıları da cinayeti kınayan çok sayıda mesaj paylaştı.


Türkücü Nihat Doğan'ın paylaştığı bir mesaj ise büyük tepki çekti.


Doğan, "Siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın" şeklindeki Tweet'i, gelen tepkiler sonrasında sildi.
Oyuncu Ahu Sungur da bu mesaja büyük tepki göstererek, Doğan'a "Mini eteği ahlaksızlık olarak görüyorsan survivor da bikinili insanların Arasında yarışmayacaksın o zaman !" cevabını verdi.

https://i.radikal.com.tr/150x113/2015/02/15/fft16_mf3500702.Jpeg
https://i.radikal.com.tr/150x113/2015/02/15/fft16_mf3500703.Jpeg


Acun Ilıcalı, Nihat Doğan'ı Survivor kadrosundan çıkardıÖzgecan Aslan cinayetiyle ilgili tweetleri tepki çeken Nihat Doğan, Survivor kadrosundan çıkarıldı. Acun Ilıcalı, Doğan'ı adaya götürmüyor.Özgecan Aslan cinayetiyle ilgili tweetleri tepki çeken Nihat Doğan, Survivor kadrosundan çıkarıldı. Acun Ilıcalı, Doğan'ı adaya götürmüyor.

Özgecan Aslan'ın vahşice katledilmesi Türkiye ’yi derinden yaraladı. Sosyal medyada konu hakkında milyonlarca paylaşım yapılırken türkücü Nihat Doğan’ın attığı “Siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın” şeklindeki tweeti tepki çekti. Doğan, tepkiler sonrası tweeti sildi.
Acun Ilıcalı da gelen tepkiler üzerine Nihat Doğan'ı Survivor kadrosundan çıkardı.

Nihat Doğan'ın Galatasaray'dan ihracı istendiVahşice öldürülen Özgecan Aslan ile ilgili attığı tweet nedeniyle tepki toplayan Nihat Doğan'a, Survivor boykotundan sonra bir şok da Galatasaray'dan geldi. Sarı-kırmızılı kulübün eski yöneticisi Adnan Öztürk, Nihat Doğan'ın kulüp üyeliğinden ihracı için dilekçe verdi.https://i.radikal.com.tr/542x290/2015/02/16/fft81_mf3509099.Jpeg

Mersin'in Tarsus İlçesinde evine gitmek için bindiği minibüste tecavüz edildikten sonra vahşice öldürülen Özgecan Aslan cinayetinden sonra attığı "Siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın" şeklindeki tweeti büyük tepki çekti.

Tepkiler sonrası tweeti silen ve Beyaz TV canlı yayınında özür dileyen Nihat Doğan, Galatasaray camiasında da yoğun eleştirilerin odağında.


Sarı-kırmızılı kulübün eski yöneticisi Adnan Öztürk, disiplin kuruluna bir dilekçe göndererek, Nihat Doğan'ın kulüp üyeliğinden ihraç edilmesi için başvuruda bulundu. KADİR ÇETİNÇALI (DHA)


Ahmet Çakar ağır konuştu, Nihat Doğan özür dilediÖzgecan Aslan'ın katledilmesinin ardından attığı tweet yüzünden büyük tepki alan Nihat Doğan, Beyaz Tv'ye bağlandı. Ahmat Çakar'dan büyük tepki alan Doğan, özür dilediMersin'de katledilen Özgecan Aslan'ın ardından ‘Siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın’ şeklinde bir tweet atan daha sonra bunu silen şarkıcı Nihat Doğan, Beyaz Tv'de yayınlanan Beyaz Futbol programına bağlanarak Türkiye 'den özür diledi.

Canlı yayına telefonlan bağlanan Doğan'a programda bulunanlardan Ahmet Çakar büyük tepki gösterdi. Çakar, "İki Survivor iki türkü yaptın diye kendini adam mı sandın?" dedi.

Stüdyodan gelen tepkiler üzerine Doğan, bin bir yemin ederek mesajı katilleri aklamak bir düşünce ile atmadığını söyledi. "Canilerin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" diyen Doğan, tüm Türkiye'den özür dilediğini belirtti. Programda bulunanların "Attığınız tweet sonrası Acun Ilıcalı tarafından Survivor kadrosundan çıkarıldığınız söyleniyor" demesi üzerine Doğan 'Survivor umrumda değil Survivor ile Nihat Doğan olmadım" yanıtını verdi.


Nihat Doğan'ı menajeri de terk ettiAcun Ilıcalı, Galatasaray Kulübü derken Nihat Doğan, Özgecan ile attığı tweet nedeniyle 5 yıldır menajeri olan Yavuz Yıldırım da "Nihat Doğan'la 5 yıldır devam eden profesyonel iş ortaklığımız dün itibarıyla sona ermiştir" açıklamasını yaptı.https://i.radikal.com.tr/542x290/2015/02/16/fft81_mf3510893.Jpeg

Özgecan Aslan cinayetinin ardından attığı tweetten dolayı büyük tepki gören Nihat Doğan'a bir darbe de menajerinden geldi. Sabah saatlerinde Survivor'a gidemeyeceğini öğrenen Doğan'ın 5 yıllık menajeri Yavuz Yıldırım da ilişkisini kesti.

Medyaradar'ın haberine göre, Yıldırım yaptığı açıklamada, "Nihat Doğan'la 5 yıldır devam eden profesyonel iş ortaklığımız dün itibarıyla sona ermiştir..." dedi.

Yavuz Yıldırım ve Nihat Doğan bir dönem sitcom dizisi yaparak (Nihat Doğan'ın Evi), sosyal medyada büyük yankı uyandırmıştı.



Radikal

erkolay
17.Şubat.2015, 01:02
Türkiye, Özgecan için ayağa kalktıÜniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın Tarsus'ta vahşi bir şekilde katledilmesi Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Genç kadının cenazesine binlerce kişi katılırken, birçok şehirde kadın cinayetlerini protesto yürüyüşleri düzenlendi.https://i.radikal.com.tr/542x290/2015/02/15/fft81_mf3500566.Jpeg

Çağ Üniversitesi Psikoloji bölümü 1. Sınıf öğrencisi Özgecan Aslan’ın, Mersin’in Tarsus ilçesinde, evine gitmek için bindiği midibüsün şoförü tarafından kaçırılarak katledilmesi Türkiye ’yi ayağa kaldırdı. Korkunç vahşet birçok kentte protesto edilirken özellikle kadınların sokağa çıktığı görüldü.

Tarsus’ta akıl almaz bir vahşetle katledilen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın cenazesi, dün Mersin’de çoğunluğu kadın binlerce kişinin katıldığı bir cenaze töreniyle toprağa verildi. Güçlükle ayakta durabilen acılı anne Songül Aslan, “Kızım benim, melek yüzlü bebeğim” diyerek gözyaşı döktü. Özgecan’ın tabutunu kadınlar sırtladı ve musalla taşına koydu. Bu sırada Baba Mehmet Aslan’ın da büyük üzüntü yaşadığı görüldü.

KADINLAR SOKAKTA
Özgecan Aslan’ın katledilmesi başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin değişik şehirlerinde de geniş katılımlı yürüyüşlerle protesto edildi. ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Taksim İstiklal Caddesi’ndeki yürüyüşü Fransız Konsolosluğu önünde başlayıp Galatasaray Meydanı’nda sonlandı. Kalabalık, ‘Özgecan için adalet istiyoruz’, ‘Kadın cinayetlerini durduracağız’ ve ‘Kadın katillerinden hesap soracağız’ sloganları attı. Yürüyüşe destek verenler arasında CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, şarkıcı Demet Akalın gibi isimler yer aldı. Yaklaşık bin kişinin katıldığı yürüyüşte kısa bir konuşma yapan CHP’li vekil Melda Onur, artan kadın cinayetlerinden dolayı hükümeti eleştirdi.

Sosyal medyada örgütlenen Tarsuslular da şehrin en işlek caddesinde toplanarak ellerinde pankartlarla yürüyüş yaptı. Grup adına bir konuşma yapan Eğitim-Sen Tarsus Şube Başkanı Yasemin Yücel, “Türkiye’de her gün beş kadın öldürülüyor. Bizler, başka Özgecan’ların ölmesini istemiyoruz.” dedi.

Ankara , Adana, Eskişehir, İzmir, Antalya, Bodrum, Balıkesir, Bursa ve Tunceli’de de kadına yönelik şiddete karşı binlerce kadının katıldığı yürüyüşler düzenlendi.

Radikal

erkolay
17.Şubat.2015, 01:04
Özgecan Aslan'ın tabutunu kadınlar taşıdıÖzgecan Aslan'ın cenazesinde namazdan önce cemaati davet eden hoca, "Kadınlar lütfen geriye doğru çekilsinler" ricasında bulundu. Ancak camiye akın eden yüzlerce kadın, hocayı dinlemedi, namaz kılınırken ön saflarda durdu. Hatta Özgecan'ın tabutunu da kimseye bırakmayarak omuzlarında kendileri taşıdı.https://i.radikal.com.tr/542x290/2015/02/14/fft81_mf3494463.Jpeg

Tarsus'ta hunharca öldürülen Özgecan'ı 5 bin kişi Mersin'de son yolculuğuna uğurladı. Kadınlar Özgecan'ın tabutunu kendileri taşırken Mersin Büyükşehir Belediyesi de Sevgililer Günü dolayısıyla şehirde yapılacak tüm programları iptal etti.

Namazdan önce cemaati davet eden hoca, "Kadınlar lütfen geriye doğru çekilsinler" ricasında bulundu. Ancak camiye akın eden yüzlerce kadın , hocayı dinlemedi, namaz kılınırken ön saflarda durdu. Hatta Özgecan'ın tabutunu da kimseye bırakmayarak omuzlarında kendileri taşıdı.

Bindiği minibüste tecavüze kalkışılıp bıçaklanarak öldürüldükten sonra cesedi ormanlık alanda yakılan üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın cenazesi, büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 5 bin kişi tarafından son yolculuğuna uğurlandı. İnfiale neden vahşete kurban giden Özgecan'ın olayı öğrenince fenalaşan babası Mehmet Aslan geceyi hastanede geçirirken, cenaze töreninde annesi Songül ve ablası Beste Aslan, katillerin en ağır cezaya çarptırılmasını istedi. (Hurriyet)

erkolay
17.Şubat.2015, 01:07
Özgecan'ın annesi: Ne olur iki üç yıl yatıp çıkmasınlarTarsus'ta katledilen üniversite öğrencisi Özgecan'ın annesi Songül Aslan'ın en büyük korkusu yavrusunun katillerinin hak ettikleri cezayı almaması. Taziye için arayan Davutoğlu'ndan bir tek şey istiyor: Adalet!https://i.radikal.com.tr/542x290/2015/02/15/fft81_mf3500927.Jpeg

Türkiye, Özgecan Aslan cinayetinin şokunu yaşıyor. Arkadaşıyla yemek yedikten sonra evine dönmek için bindiği, toplu taşımacılık yapan midibüste kaçırılan, cinsel saldırıya uğrayan v e buna direnirken katledilen Özgecan’ın başına gelenler tam anlamıyla infiale yol açtı. Özgecan’a uygulanan vahşetin yanı sıra yıllardır artış gösteren kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet vakalarına da tepki gösteren binlerce kadın ve erkek dün sokaklara çıktı. Ancak korkunç olayın en büyük acıyı, genç kadının anne ve babasına yaşattığına şüphe yok.

Anne Songül Aslan, genç yavrusunu dün elleriyle toprağa vermenin büyük acısını yaşadı.

Evladının tırnağına zarar gelse dünyayı yakacakken, onun yakıldığı haberini alan anne babaya ne denir? O dakikadan sonra başsağlığı ya da sabır dilense ne olur? Tarsus’ta evine dönerken tecavüz edilip katledilen Özgecan Aslan için evinin önüne kurulan taziye çadırındayız. Anne Songül Aslan bir kenarda oturuyor. Bir şey sorulmasına gerek yok, kendiliğinden anlatıyor:

“Çantasında biber gazı olduğunu biliyordum. Üç tane adam kapıyı kilitlemiş, nasıl çıkarsın çantasından? Babası almıştı iki kızıma da. Üniversiteye gidiyorlar ya, başlarına bir şey gelirse sıksınlar diye...”

Baba Mehmet Aslan, taziye çadırında yok. Rahatsızlanınca hastaneye kaldırılmış. Biz konuşurken, bir telefon çalıyor. Arayan, Başbakan Ahmet Davutoğlu. Songül Hanım, bir kez de Başbakan’a anlatıyor:

‘BÖYLE KADER OLMAZ OLSUN’
“En ağır cezayı... Öyle iki üç yıl yatıp da çıkmasınlar. Benim kızım dürüst, sağlam, okuluna gidip evine gelen bir kızdı. Saf temiz bir kız. Adalet, evet...” Telefon kapatılınca gözleri yerde, dili döndüğünce konuşuyor: “En kısa zamanda geleceğim diyor. Benim kızıma yapılan hakaret gibi diyor. En ağır cezayı alacaklar diyor. Yüzünden belli resimlerinden, çok saf temiz bir kız diyor. Allahından bulsunlar, nasıl kıydınız... Aklıma geldikçe deli oluyorum. Küçücük kız, küçücük... Allah nasıl dert verdi. Nasıl kader... Böyle kader olmaz olsun.”

Başbakan’dan biraz önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aramış aileyi. Songül Hanım, kızına tecavüz edip onu katleden adamların hak ettikleri cezayı almamalarından çok korkuyor. Doğma büyüme Mersinli olan Özgecan, 1995 yılında dünyaya gelmiş. Doğum günü, 22 Ekim. Genç kız, üniversitede psikoloji bölümüne isteyerek girmiş. Annesi Songül Hanım çalıştığı kargo şirketinden geçen sene emekli olmuş. Çağ Üniversitesi’ne yüzde 50 bursla giren kızının okul masraflarını karşılayabilmek için yeniden işe başlamış:

‘ALLAH SENİ BAĞIŞLASIN’
“Sevdiğim meslekte başarılı olmak istiyorum dedi. ‘Tamam kızım, ben çalışır okuturum seni’ dedim. Emekli maaşını okuluna yatırıyorum, aldığım parayla da evi geçindiriyorum. Çocuklarıma adadım kendimi, okusunlar da benim gibi olmasınlar istedim. ‘Otelde iş bulayım sana destek olayım. Yazın Kıbrıs’ta iş bulacağım’ dedi. Bunların hiçbirini hak etmedi o. Allahım, ne biçim acı...” Geçtiğimiz günlerde saçını boyatmak istemiş Özgecan. “Bir deneyeyim, içimde kalmasın anne” diyerek saçını kızıla boyamış. Songül Hanım’ın artık takati yok. Biz kalkarken ettiği son cümleyle bir kez daha içimiz yanıyor: “Allah seni bağışlasın.”

Radikal

erkolay
17.Şubat.2015, 01:18
Özgecan soruşturmasında gizlilik kararı verilmiş!Özgecan Arslan cinayetine ilişkin soruşturmada olaydan iki gün sonra "gizlilik kararı" verilmiş!https://i.radikal.com.tr/542x290/2015/02/16/fft81_mf3510906.Jpeg

Tarsus ilçesinde 11 Şubat günü öldürülen Özgecan Arslan’a ilişki soruşturmada cinayetten iki gün sonra “gizlilik kararı” verildiği ortaya çıktı. Özgecan Arslan soruşturmasını yürüten Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı, Tarsus Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, “Soruşturma genişletileceği ve delillerin toplanması zorunlu ve gerekli olması karşısında soruşturmanın gizli olarak yürütülmesine, şüphelinin, şüpheli müdaafinin ve şikayetçilerin dosyadan örnek almaları hususunun kısıtlanmasına karar verilmesini” talep etti. Sulh Ceza Hakimi Elif Korkmaz da 13 Şubat’ta verdiği kararda, kısıtlamaya hükmedildi.

https://i.radikal.com.tr/150x113/2015/02/16/fft16_mf3511042.Jpeg


Radikal

erkolay
17.Şubat.2015, 01:29
'Üç eşini öldüren adamı televizyona çıkartan ülke,
muhtemelen Özgecan'ın katillerini de çıkartır'

Lig TV yorumcusu Mustafa Denizli, Özgecan Aslan'ın öldürülmesini bu sözlerle değerlendirdi

https://media-cdn.t24.com.tr/media/stories/2015/02/page_uc-esini-olduren-adami-televizyona-cikartan-ulke-muhtemelen-ozgecanin-katillerini-de-cikartir_243160456.jpg


Lig TV yorumcusu Mustafa Denizli, Mersin'de vahşi biçimde öldürülen Özgecan Aslan cinayetine ilişkin olarak, "Üç eşini öldüren adamı televizyona çıkartan ülke, muhtemelen Özgecan'ın katillerini de televizyona çıkartır" yorumunda bulundu.

Lig TV'de yayınlanan programın moderatörü Şansal Büyüka'nın Gaziantep-Fenerbahçe karşılaşması ile ilgili görüşlerini sormasının ardından, "Benim kafam Fenerbahçe'de falan değil. Benim kafam Özgecan Aslan'da" diyen Denizli, sözlerine şöyle devam etti: "Bu kızımız, bir ana kuzusu... Köpek diyeceğim, köpek 4 ayaklı. Bu köpek 2 ayaklı. Seni doğuran insana, kadına bu kadar aşağılık olabilir mi? 3 tane 2 ayaklı hayvan, bir filize saldırıyor. Bunu nasıl açıklayabilirsiniz. Böyle bir vahşet olabilir mi? Fenerbahçe 5 gol atmış, 10 gol umurumda değil. Köpek bile diyemezsin. Ortaçağ'dan kalmış beyinler, reziller.

Üç eşini öldüren adamı televizyona çıkartan bu ülke, muhtemelen Özgecan'ın katillerini de televizyona çıkartır. Bunun tarifi mümkün mü? Mersin gibi pırıl pırıl bir yerde. Bu, bu ülkede kaçıncı olay? Bu kaç kez olacak daha. Boyle bir olayın olduğu ulkede biz nasıl futboldan bahsedeceğiz."

deniz
17.Şubat.2015, 14:08
İnsan nasıl bu kadar vahşileşiyor arkadaş? Aklım bir türlü almıyor. Özgecan'a Allah'tan rahmet, ailesi ve sevdiklerine başsağlığı dilerim.

Katiller, en ağır cezayı almalı. Diğer yandan da idam cezasının gelmesi gibi tartışmaları son derece kaygı verici buluyorum. İdam cezasının olduğu ülkelerde tecavüz oranı en yüksek görünüyor. Toplumu sürekli geren, ötekileştiren, kadına saygısızca beyanlarda bulunan hükümet sözcülerini bu tür olayların birinci dereceden sorumlu olarak görüyorum. Aynı dili kullanmaya devam ettikleri sürece böyle sapıklıkları daha çok görürüz.

WeBMasteR
17.Şubat.2015, 14:25
İnsanın nutku tutuluyor gerçekten de. Toprağın bol olsun Özgecan. Yakınlarına da Allah dirayet versin.

Toplumsal reflekslerimiz gayet iyiydi. Deniz arkadaşın da söylediği gibi bu tür infialleri faşist uygulamalara bir fırsat olarak kullanmaya çalışanlara prim vermemek lazım. Çare adalet, çare demokrasi, çare insan haklarına saygı. Devleti yönetenlerin bu vasıflar için çaba harcaması gerekiyor.

WeBMasteR
18.Şubat.2015, 10:37
Mersin'de Özgecan için büyük yürüyüşÖzgecan Aslan için öğrencisi olduğu Çağ Üniversitesi'nde büyük bir protesto yürüyüşü düzenleniyor.https://i.radikal.com.tr/542x290/2015/02/18/fft81_mf3532933.Jpeg


Mersin'in Tarsus İlçesi'nde hunharca öldürülen Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın katledilmesi, kendi üniversitesinde toplanan yaklaşık 15 bin kişi tarafından protesto edildi. Üniversitede toplandıktan sonra D-400 Karayolu'nda yürüyüşe geçen ve çoğunluğunun siyah giydiği gruplar, taşıdıkları mor renkli döviz ve pankartlar, attıkları sloganlarla kadına şiddeti ve Özgecan'ın öldürülmesini protesto etti.

11 Şubat'ta okuldan ayrıldıktan sonra akşam evine gitmek üzere Ahmet Suphi Altındöken'in kullandığı minibüse binen ve 13 Şubat'ta yakılmış cesedi bulunan Özgecan Aslan için, tam burslu olarak okuduğu Mersin'e 45 kilometre uzaklıkta D-400 karayolundaki Çağ Üniversitesi ile Yenice Beldesi'ndeki Cumhuriyet Meydanı'nda büyük bir kalabalık toplandı.

6 bin civarında öğrencinin öğrenim gördüğü okulda ve çevresinde, çevre üniversite ve kentlerden gelenlerle birlikte sabah saat 09.00'dan itibaren toplananların sayısı iki saat sonra yaklaşık 15 bini buldu. Toplumda infial yaratan cinayeti protesto etmek için gerçekleştirilen yürüyüşe Özgecan'ın arkadaşlarının büyük bir bölümü siyah giyinerek katılırken, bazı öğrenciler kırmızı boyalı kıyafetler giyerek eylemde yer aldı. Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyeleri de otobüslerle eyleme katılmak isteyenleri üniversiteye taşıdı.

AİLELER İLE HOCALARI DA KATILDI
Öğretim üyeleri ile öğrenci ailelerinin de destek verdiği eyleme katılanlar daha sonra sloganlar atarak D-400 Karayolu'na çıktı. Karayolunu trafiğe kapatan yaklaşık 15 bin kişiye, sürücüler de klakson çalarak, bir kısmı da araçlarını park edip bizzat katılarak destek verdi. Ellerinde Özgecan'ın fotoğraflarını taşıyan ve aralarında makyajla şiddet görmüş bir kadını canlandıran öğrencilerin de bulunduğu topluluk, ayrı kollardan Yenice Mahallesi'ndeki Cumhuriyet Meydanı'na doğru yürüyüp burada toplandı. Bir grubun, 'Erkekler de ağlasın' sloganı dikkat çekti. (Tolunay DUMAN-İbrahim MAŞE-Fatih KARAÇALI/TARSUS/DHA)








https://i.radikal.com.tr/150x113/2015/02/18/fft16_mf3532945.Jpeg

Radikal

(https://www.radikal.com.tr/turkiye/mersinde_ozgecan_icin_buyuk_yuruyus-1295881#)

WeBMasteR
18.Şubat.2015, 10:56
Penguen kadına şiddeti böyle anlattı

Penguen mizah dergisi Özgecan Aslan'ın vahşice katledilmesinin ardından çıkan ilk sayısında kadına şiddeti işledi.

https://www.penguen.com/content/Kapak/penguenyenisay%C4%B1-648kapak.jpg



Haftalık mizah dergisi Penguen, Özgecan Aslan'ın katledilmesinin ardından çıkan ilk sayısında kadına şiddet konusunu işledi. Kapağında, "Önce o kadındı hakim bey...' diyen bir sanığın mahkemedeki hali gösterildi. Karikatür bugüne kadar yaşanan kadın cinayetlerinin ardından pek çok sanık için ilginç gerekçelerle verilen ceza indirimlerini de hatırlattı.

https://i.radikal.com.tr/150x113/2015/02/18/fft16_mf3532555.Jpeg

Radikal

WeBMasteR
18.Şubat.2015, 11:00
Özgecan'ın babası: Ünlü bir psikolog olmak isterdi, sanırım olduMersin'de eve gitmek için bindiği minibüste öldürülüp dereye atılan 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın babası Mehmet Aslan, Özgecan'ın dünyanın en ünlü psikoloğu olmak istediğini belirterek, "Sanırım bir şekilde de; böyle bir şekilde de olsa, oldu gibime geliyor" dedi.https://i.radikal.com.tr/542x290/2015/02/18/fft81_mf3533796.Jpeg


Özgecan Aslan'ın acılı babası Mehmet Aslan'la görüşen Cumhuriyet gazetesinden Esra Açıkgöz'ün haberi şöyle:

Mersin’e ulaşmak için bindiğim minibüs saat 00.00’da yola çıkıyor, başta tek kadınım, sonra iki kadın daha biniyor. Yola devam ederken kafamda bir korku yok aslında. Sabah ilk iş Özgür Çocuk Parkı’na yollanıyorum. Mersin muhabirimiz Abidin Yağmur’la buluşup Özgecan’ın evine gideceğiz, taziyeye. Kafamda bir pus, öfke; katliama dönüşen kadın cinayetlerinin ancak görülebildiğine sevineyim mi, kızayım mı, bilemediğim bir his; toplumsal ikiyüzlüğümüzü şeklinde sorular…

Parka varıyorum. Beklerken kaldırıma yanaşan arabadan seslenen bir adam uyandırıyor beni düşüncelerimden, “Burada yaşlı bir kadın var mıydı” diyor duyulur duyulmaz bir sesle. Yaklaşıyorum daha iyi duymak için; fal bakan bir yaşlı kadını arıyor. Arabadan uzaklaşıp kaldırıma dönmeye yeltenirken genç bir kadın geliyor yanıma koştura koştura, “Sakın” diyor tez canlı bir sesle, “Sakın, arabadan bir şey soranlara yanıt verme. Bizim bir arkadaşımızı arabaya çekmeye çalıştılar kurtardık.” Ses tonundan, koşturarak yanıma gelmesinden belli, benim için gerçekten korkmuş. Üniversite öğrencisi olduğunu, Özgecan’ın başına gelenleri düşününce artık hep tetikte olacağını söylüyor. Kendine dikkat et, telkininde bulunup vedalaşıyor. Mersin’de kadınların yüzündeki acının yanına düşen endişe ve öfkeyi bu konuşmadan sonra fark ediyorum.







Özgecan’ın evindeyiz. Susmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden. Babaannesi, teyzesi, arkadaşlarının doldurduğu odada, derin suskunluğa asılı kalmış yüzlerin arasından, annesini bulup yanına gidiyorum. Aslında boş bir çabadayım, ne konuşulanı dinliyor Songül Aslan, ne başsağlıklarını alıyor. Suçluların değişen ifadelerini de, insanların idam geri gelsin çığlıklarını da kendinden uzak tutuyor. Yüzüme bakıp, kafasını iki yana sallıyor sadece. İçine kaçmış. Sanki başsağlıklarını almasa kâbusu atlatacak. İki gün önce hastaneye kaldırıldığını öğreniyorum. Ne söylesem, acısını arttıracak. Bir oda dolusu insan, sessizliğini paylaşıyoruz. Gün boyu tanıdık bir doktor eşlik ediyor onlara.

Özgecan, Çağ Üniversitesi’nden önce başka üniversite kazanıyor, ancak ille de psikoloji istediği için sabrediyor bir sene daha. Bu anlatı Songül Aslan’ı dile getiriyor: “İnsanlara yardımcı olmak istiyordu çünkü”. Aslında dünyanın en ünlü psikoloğu olmanın peşindeymiş Özgecan. “Sanırım bir şekilde de; böyle bir şekilde de olsa, oldu gibime geliyor” diyor babası Mehmet Aslan, “Yaşasaydı, ben inanıyorum ki, gerçekten, içindeki sevgiyi bütün dünyaya akıtacaktı. Yine böyle bir etki olacaktı… Pir Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi, düşünce karanlığına ışık tutanlara anlatmaya başlıyor bu isteğini babası Mehmet Aslan, “Bir insanın düşüncesini aydınlatmak o insanın tüm dünyasını değiştirir. Hatta bütün dünyayı değiştirebilir. Allah kime ne kader yazmış, o bilinmiyor.

Kimin hangi görevle geldiği de belli değil. Kızım, geldi, görevini yaptı, gitti. Her insan bu dünyaya bir armağanla gelirmiş, bırakır gidermiş. Güzel kızımın dünyaya bıraktığı hediye çok güzel oldu.”

Radikal (https://www.radikal.com.tr/turkiye/ozgecanin_babasi_unlu_bir_psikolog_olmak_isterdi_s anirim_oldu-1295945)

erkolay
20.Şubat.2015, 22:27
Özgecan Aslan'ın katilinin cezası ile ilgili flaş gelişme
Tarsus'ta vahşice öldürülen Özgecan Aslan'ın katil zanlısına verilen ceza ile ilgili önemli bir gelişme yaşandı. https://www.avrupagazete.com/files//ozgecan_in_katil_zanlisi_cok_istememe_ragmen_69690 79_4010_m_179127482.jpg








Hunharca bir cinayete kurban giden Özgecan Aslan'la ilgili soruşturmada sona gelindi. Tarsus Cumhuriyet Savcısı Ayhan Akyol tarafından yürütülen soruşturma dosyasında tek eksik olan belge Özgecan'a ait otopsi raporu. Ankara Adli Tıp Kurumu'ndan otopsi raporunun da gelmesiyle birlikte soruşturma tamamlanmış olacak.

'CANAVARCA HİSLE...'
3 sanık yani Suphi Altındöken, Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe için savcılık makamı TCK'nın 82'ye B maddesi gereğince 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek adam öldürmek suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet' talebinde bulunacak. Bu talebin bulunulmasında ise sanıkların verdiği ifadeler etkili oldu. Suphi Altındöken ifadesinde Özgecan'ın ellerini daha ölmeden kestiğini ifade etmesi ve daha sonra yakması aleyhinde en önemli kanıt.

BABANIN HIRILTI İFADESİ DELİL
Baba Necmettin Altındöken'in ifadesinde, "Ben kesme işlemlerini görmedim ancak arabanın içinden gelen hırıltı seslerinden anladım. Birisinin genzinden 'hığğ' sesi geliyordu" demesi de Özgecan'ın hala yaşadığını gösterdi. Babanın, Özgecan'ı kurtarmak için hiçbir girişimde bulunmaması, onlarla birlikte minibüse binmesi, pasif kalması onu da diğer iki zanlı kadar suçlu kıldı. Ayrıca babanın Özgecan'a ait kitapları ve kıyafetleri ablasının sobasında yaktığını beyan etmesi de kuvvetlendirici delil sayıldı.

39 YILDAN ÖNCE KESİNLİKLE AF YOK
3 zanlı TCK'nın 82'ye B maddesi gereğince canavarca hisle veya eziyet çektirerek adam öldürmek suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanacak. Hukukumuzdaki en ağır ceza bu. Ağırlaştırılmış hapis cezasının ömür boyu hapis cezasına göre en belirgin farkı, aflardan yararlanamayacak olması. Aftan yararlanabilmesi için 39 yıl hapis yatmış olması gerekiyor.

O MİNİBÜS TRAFİKTEN ÇEKİLDİ
Özgeca Aslan'ın içinde katledildiği minibüsle ilgili kriminal inceleme tamamlandı ve sahibi Sabri Gülcan'a teslim edildi. Minibüsü teslim alan Gülcan, aracı kapalı bir otoparka koyarak seferlerden çekti. Mersin TOK (Tarsus Otobüsçüler Kooperatifi) yöneticileri ise aracında yaşanan olaydan dolayı oldukça üzgün olan Gülcan'ın kooperatif üyeliğini iptal ettirerek artık taşımacılık yapmayacağını beyan ettiği öğrenildi.

ÜNİVERSİTE SEFER KOYDU
Gülcan'ın aynı zamanda aracın plakalarını sökerek satılığa çıkardığı ifade edildi. Bu arada Tarsus-Adana arasındaki Özgecan Aslan'ın okuduğu Çağ Üniversitesi'ne Mersin Büyükşehir Belediyesi Ulaşım AŞ.ve Tarsus Belediyesi tarafından öğrencilerin rahatça evlerine ulaşabilmeleri için sabah ve akşam karşılıklı olarak birer sefer koyduklarını duyurdu.

Avrupa Gazete (https://www.avrupagazete.com/gundemdekiler/186390-ozgecan-aslan-in-katilinin-cezasi-ile-ilgili-flas-gelisme.html)