Kullanıcının Eklediği Içeriğin Hukuki Sorumlusu Kim?


1999’da bizim çözdüğümüz(?) sorunu bugün hala dünya tartışıyor. Çevrimiçi yayıncılık konusunda Türkiye’de açılan ilk dava olan Çoşkun Ak davası forum moderatörü Ak açısından beraatle sonuçlanmıştı. İki kere temyize giden davanın bu şekilde mutlu sona ulaşması internet çevrelerinde de memnuniyet yaratmıştı. Bu konuyu ben de henüz Ankara Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken ELSA çatısı altında Mustafa Akgül ve Av. Fikret İlkiz’in katılımıyla yaptığımız bir panelde çalışma grubumuzun koordinatörü ve sözcüsü olarak konuyu 30 Nisan 2003 gününde ele almıştım. Üzerinden 6 yıl geçti yeni okuduğum bir haber beni geçmişe götürdü. Ama herşeyden önce biraz Coşkun Ak davasından bahsetmek istiyorum:


Çoşkun Ak, Superonline şirketinin interaktif bölümler koordinatörü olduğu dönemde, internet sitesinde okuyucuların düşüncelerini aktardığı foruma yazılan bir mesaj nedeniyle, başka bir okuyucu tarafından şikayet edilmişti. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinde, Basın Kanunu(!) çerçevesinde açılan dava 27 Mart 2001′de sonuca ulaşmıştı. Çoşkun Ak’a 40 ay ağır hapis cezası verilmişti. Bu ceza ilk temyizde 6 milyon TL ağır para cezasına çevrilmişti. Yargıtay’ın kararı bozmasından sonra davayı yeniden inceleyen ilk derece mahkemesi Basın Kanunu’nun ilgili 159. maddesinde yapılan değişikliğe dayanarak cezayı 6 milyon TL ağır para cezasına çevirmişti. Bunun üzerine Çoşkun Ak ve Avukatı Fikret İlkiz yeniden temyize başvurmuşlardı. Yargıtay kararın uygulanmasında ısrar edip, dava sürecinde 159’uncu maddeye eklenen “eleştirilerin sadece eleştiri niteliğinde ele alınıp buna göre değerlendirileceği” hükmünün işletilmesini istedi. Böylece yeniden değerlendirilen dava 24 Nisan 2003 tarihinde sonuca vardı ve Coşkun Ak için beraat kararı verildi. Böylece 1999’dan bu yana sürmekte olan Türkiye’nin ilk Internet davası beraatle sonuçlanmış oldu.


Bugün okuduğum haber ise: youtube üzerinde yayınlanan bir videonun, Google’ın 4 büyük yöneticisine uzanan davaya neden olduğu ile ilgiliydi. Haliyle konu oldukça ilgimi çekti. Habere göre: Google’ın üst düzey yöneticilerinden 4ü hakkında 1 yıla kadar hapis cezası istemli olarak Milan’da açılan ve hala sürmekte olan davanın konusu ise Google’ın sahibi olduğu YouTube sitesinde yayınlanan bir videoymuş. Sitede 2006 yılında yayınlanan ve bir grup öğrencinin okullarındaki otistik bir genci dövüp aşağıladıkları video görüntüleri sonucunda harekete geçen Vivi Down adlı bir İtalyan hak savunucuları örgütü, bu görüntülerin yayınlanmasından adı geçen Google yöneticilerini sorumlu tutuyormuş.


Google tarafı ise, adı geçen videoda “otistik çocuğa yapılan muamelenin kesinlikle kabul edilemez olduğunu,” ancak “kendilerinin sorumlu tutuluyor olmalarının da bir o kadar yersiz olduğunu” düşünüyormuş. “YouTube’a bir gün içerisinde binlerce saatlik video yüklendiğini,” ekleyen yetkililer, “bu görüntüleri eşzamanlı olarak kontrol edip yayınlamamız mümkün değil,” açıklamasında bulunmuşlar. Ayrıca videoda görülen gençlerin yakalanıp çocuk mahkemesine çıkarılmalarında da “ellerinden geleni yaptıklarını” ekleyen Google’cılar, herhangi bir ceza almayı beklemiyorlarmış ve “Bunun gibi olmaması gereken görüntüler ortaya çıktığında veya yetkililer bir içeriğin kaldırılması için resmi bir başvuru yaptığında da zaten gerekeni yapıyoruz,” savunmasını sunmuşlar. Davanın kapalı kapılar ardında görülen ilk duruşmasında Google yöneticileri hakkında 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası istenmiş. İtalyan hukukundaki “internete video yükleyen bir kişi, görüntülenen kişilerden izin almalıdır” yönündeki maddeyi hatırlatan savunma makamı, Google yöneticilerinin bu durumda herhangi bir sorumluluğu olmadığını iddia etmiş. Mahkemeye durumu açıklamak için “tehdit mektubu alan bir insanın posta görevlilerini suçlamaması gerektiği” örneği de verilmiş. Davanın 2010 Ocak ayında sonuçlanması beklendiği de bir diğer ayrıntı.


Bu konuda Türk Hukuku’na göre yorumlanmasına bakarsak: ülkemizde 5651 Sayılı
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 2. Maddesine göre : içerik sağlayıcı, internet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağla-yan gerçek veya tüzel kişileri ifade etmektedir. Aynı maddede erişim sağlayıcı ise kullanıcılarına internet ortamına erişim olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır. İnternet sujelerinin bu şekilde tanımlanmasının ardından kanun 4. Maddesinde: içerik sağlayıcının internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumlu olduğunu ifade etmiştir. Ancak 5651 sayılı Kanun’a göre: içerik sağlayıcı, bağlantı sağ-ladığı başkasına ait içerikten sorumlu değildir. Kanun’un 6. maddesindeyse: erişim sağlayıcıların sorumluluk rejimi düzenlenmiştir. Buna göre erişim sağlayıcı, herhangi bir kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içerikten, 5651 s.k. hükümlerine uygun olarak haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak engelleme imkânı bulunduğu ölçüde erişimi engellemekle yükümlüdür. Ancak Kanun burada doğru bir uygulamayla, erişim sağlayıcının, kendisi aracılığıyla erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadıklarını ve sorumluluğu gerektirip gerektirmediğini kontrol etmekle yükümlü olmadığını da belirtmiştir.


Web 2.0 mantığıyla yayın yapan Facebook, Youtube, Twitter, Friendfeed ve benzeri siteler kullanıcılarının siteye ekledikleri içeriği tekrar kullanıcılara sunmaktadırlar. Bu durumda aslında sitedeki neredeyse hiçbir içeriğin sağlayıcısı durumunda değillerdir. Bugün internette en çok kullandıklarımızın başında gelen bu sitelerin çalışma prensibi yukarıda anlattığımız hukuki sisteme tam olarak uymakta mıdır ve herşey tam olarak açık ve net midir? Maalesef buna evet diye cevap veremiyoruz. Çünkü aslında bu tür siteler ortam sağlayıcısı konumundadırlar ve kanunda ise bu şekilde bir tanımlama yapılmayarak bu siteler de yer sağlayıcı kabul edilmiş ve buna göre sorumlulukları saptanmıştır. Oysa ki yer sağlayıcıdan esasen anlaşılan, sitelere hosting (barındırma) hizmeti sağlayan gerçek veya tüzel kişilerdir. Eğer bu siteler yer sağlayıcı olarak kabul edilirse, Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’ndan “yer sağlayıcı faaliyet belgesi” almaları gerekecektir.


Bu nedenlerle kanundaki soruna yol açan bu eksikliğin de bir an önce giderilmeli ve web 2.0 sisteminin getirisi olan ortam sağlayıcıların tanımı yapılarak sorumluluk alanları da kanunda buna göre yeniden belirlenmelidir.


Kaynak;https://www.bilisimhukuk.com/2010/01...sorumlusu-kim/